Uzun zamandır yazmadım ya birikmiş anlaşılan içimdekiler şimdi arka arka ya geliyor. Tabi bunda balkon sezonunun açılmış olması etkilimi bilemiyorum. Yazında bu balkonda oturup yazılarımı yazıp bir yandan denizin kokusunu içime çekmek çok hoşuma gidiyordu. Yine üretken mi olmaya başlıyorum ne belkide toprağın üstündeki karların eriyerek doğanın uyanması gibi bu havalar da beni uyandır dı ne dersiniz?
Şimdi ben bu aralar kendimi bazı şeylere kayıtsız gibi hissediyorum. TV haberlerini izlemiyor gazetelerin sadece başlıklarına bakıyor ve sanki kendi dünyamda yaşayıp gidiyor gibiyim. Bence şuan ki düşüncem doğru yapıyorum. Ama bu sefer de hiç bir şeye direnmiyorum hiç bir konuya taraf olmuyorum. Ülke de bir sürü olay cereyan ediyor fakat sanırım ne düşünmeme gerektiğini bilmediğimden kendimi ağaçlara kuşlara çiçeklere bahara denize veriyorum. Fakat takip ettiği kadarı ile ; tamam canım dünyada bir haberiz dediysek o kadar da değil sosyal medyadan da takip ettiklerim var tabi. Üzülüyorum sadece ve elimden gelen bir şey olduğunu da malesef düşünemiyorum. Ülke aslında karışıklık içinde fakat her şey normal miş gibi yaşanmaya devam ediyor. Bir çok yönden bakmaya ön yargılı olmamamya çalışıyorum. Bazen bize öğretilenlerinde mesnetsiz olduğunu gördüm çünkü yaşadıkça. Barış nidaları yükseliyor bana bunların hepsi danışıklı döğuş geliyor bu benim fikrim. Gazete başlıklarına bakıyorum. Hergün başka bir olay ve hepsi sabun köpüğü gib unutuluyor. Barış var milli içecek ayran var thy ye kırmızı ruj yasağı var, Suriye de savaş var. Ki o çok ayrı bir mesele tam bir yazı yazılabilir üstüne. Milletvekili diğer milletvekiline ana avrat küfür ediyor. Diğeri diğerinin ayağına basıyor. Hangi birine yorum yapayım bilemediğimden külliyen bırakıyorum.
Sadece Suriye konusunda bir dip girmek istiyorum. Son Antep ve Urfa gezisinde kamplarını gördüm gerçekten çok üzüldüm. Fakat bir de Mersin de yaşayan altlarında son model arabaları olan engüzel evlerde oturan ve laf aramızda emlak piyasasını gelmeleriyle allak bullak eden bir Suriye li grupta var ki ben onlara kendimce sözde mualifler diyorum onlarada acıyasım gelmiyor acıkcası bizim kendi halkımız onların yanında beter şartlarda yaşıyor. Üstelik belkide beni asıl rahatsız eden buralarda kendi topraklarıymış gibi dolaşıyor olmaları belkide . Neyse derin meselelere girmeyeceğim dedim ama duramadım. Uzun lafın kısası herşey yalan bu dünyada paran varsa herşey vız geliyor tırıs gidiyor. Savaşmış afetmiş hastalıkmış parası olana koymuyor. Olan yine her zaman ki gibi garibana oluyor. Ayrıca yine yazmadan geçemeyeceğim sokaklarda artık çok sık gördüğüm ve sinirimi bozmaya başlayan önde yürüyen bir erkek arkada siyah çarşaflı 4 kadın ve bir sürü çocuk......
Neyse sıkıcı bir yazı olmasın dut ağacı dedim bir resim koyayımda keyfimiz yerine gelsin.
Mersin in üstünde bir köydeki piknik restaurantın bahçesinden çok güzellerdi hem görüntüleri hem tatları.
Bu ilin doğal güzelliklerine bayılıyorum. Sıkı durun yeni çılgın projemiz gözümüze kestirdiğimiz bir kaç köyden arsa bakmaya başladık. Bahçeli ev hayali bir köy evi hayali ile tamamlanacak sanırım :)
Hadi seviyorum tüm insanlığı bugün
Sevgiler
Alev
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Merhaba
Blogumu okuduğunuzda yorum bırakırsanız sevinirim. Ziyaret ettiğinizi ancak yorumlarınızdan anlayabiliyorum.
Teşekkürler