19 Aralık 2014 Cuma

Bebe Günlüğü

Merhabalar;

Bu aralar güne uyanmak benim için oldukça zor oluyor. Malum evde ufak bir bebeğiniz varsa bazı şeylere hasretsiniz. Bunların başında da uyku geliyor. Aslında genel olarak geceleri uyuyan bir oğlum var fakat tabiki ve doğal olarak gecede birkaç kez beslenmek için kalkıyor. Sanırım uykusuzluk hissini bu uyanıp tekrar uyuma evreleri veriyor.

Dün akşam eşim yatağa uzandı ve dedi ki evladım olduğunu yatağa uzanıp beşikten ses gelmediği zaman anlıyorum :)  Bende ama çok güzel bir duygu değil mi herşeye rağmen dedim. :) Bu aralar birbirimizle ilgilenemiyoruz. Hatta kendimizle bile ilgilenemiyoruz. Evde sürekli bir rutin içindeyiz sessiz bir görev paylaşımımız var. İkimizinde bolca eklem ağrıları var özellikle kol bilekleri, ayaklar, sırt ve belde :) kucak seven bir oğlum var sadece insan kokusuyla uykuya dalan :) Ne emzik ne de beşikte sallanmak sadece kucakta hafif bir hareket yada en sevdiği yer anne memesinde emerken güzel bir uykuya dalış :)  Sevgili eşim oğlumuzu kıskanıyor. Beni ondan çalmış :) Tabi ki bir süreliğine :) Fakat o süre biraz uzayacak sanırım :)

Kız çocuğu da büyüttüm, fakat erkeklerin memeye olan düşkünlükleri sanırım genetik yapıdan :) Erkek çocuk memeden ayrılmak istemiyor. Freud haklı sanırım :) Oedipus  kompleksi hakkında adam yıllar evvel keşfetmiş.

2. ayımıza girdik. İlk ay fena geçmedi. Çok gazı olan bir bebek değil fakat yinede akşam saatlerinde bir huysuzluk yapıyor. O saatler biraz zor geçse de bebek işte olacak diye kendimizi sakinleştiriyoruz. Tabana kollara kuvvet diyerek evi arşınlıyoruz ne yapalım.

Artık beni tanıyor. :) Babasının kucağında iken ben gelip konuşmaya başlayınca heyecanlanıyor hareketleniyor sesler çıkarmaya başlıyor. Babamız alınıyor tabi ama yapacak bir şey yok. Süt bende :) güç bende :)

İlk kez babası ile iletişime geçip ona sesler çıkarıp güldüğünde Ali eridi gözlerimle gördüm. Katı halden sıvı hale geçti. Yüzün deki o sırıtışı gözlerinin içindeki o gülüşü göstersem kendi bile inanmazdı.

Hergün bir yenilik hergün bir yeni macera ile uyanıyoruz güne büyüdüğünü görüyoruz. Ki dr a gittiğimiz de 6200 kg olmuş kollarımız kopuyor taşırken :) 2. ayda aşılarımızı da olduk. Geçen gün 4 tane aşı oldu ilk defa göz yaşı ile ağladı yavrum içim parçalansa da yapılacak bir şey yok. Karma aşı BCG Verem ve birde Rotavirüsü aşısı olduk. Rota aşısını malesef devlet karşılamıyor. 140 TL lik bir aşı 2 doz dan oluşuyor. 2. ve 4. aylar da yapılıyor. Bir Türkiye gerçeği ile de karşılaşıyoruz böylelikle tüm aşılarımız sağlık ocağında yapılıyor. Ebe hemşireler çok bilgili çok ilgili tahminim den iyi bir sağlık ocağımız var. Fakat şu devletin karşılamadığı ilaçlar ve aşılar konusuna gıcığım. Allah'ıma çok şükür ki biz o aşıyı alabilecek durumdayız. Ya alamayacak olanlar her adım atışımda aklıma onlar geliyor. Geçen rutin kontrol için dr a gittik. Bir gaz ilacı tavsiye etti. Nurse Harvey ve dediki bazı kişiler bu ilacı alamıyor. Devletin verdikleri de pek etkili olmuyor. İlaç 20 TL. Evet ne yazık ki benim 3 çocuk doğurmaya teşvik edilen insanım çocuğunun gaz sancısı için iyi bir bitkisel ilacı alabilecek parası yok. Yazık gerçekten çok üzülüyorum. bir yanda da ben böyle bir durumda kalsam ne yapardım diyorum. Sanırım çocuk sahibi olmazdım a çıkıyor sonuç. Ona layıkıyla bakamayacaksam eğer çocuk sahibi olmazdım. Acı ama gerçek. Umarım güzel ülkem düzelir bunları da aşar eşit insanlar olarak yaşarız bu topraklarda.

Gelelim bana bütün günüm oğluşumla geçiyor. Çoğu zaman mutluyum. Bazen kendimi çok yalnız ve çaresiz hissediyorum. Özellikle de çok yorulduğum zamanlarda ayaklarım kollarım sızladığında, yemek yiyemediği, pişiremediğim akşam eşimi beklediğim zamanlar da keşke yanımda ailem annem veya bir kız kardeşim olsaydı diye geçiriyorum. Bazen sinirleniyorum bazen ağlayasım geliyor. Kalabalık aileleri gördükçe de imreniyorum. Neden benim kimse yok diye. Eşim elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyor  ama sonuçta gündüzleri çalışmak zorunda her an yanımız da olamaz birinin de para kazanması lazım. Bazen sinirlerim yıpranıyor fakat sonra mecbur toparlanıyorum.

Malum okulum da devam ediyor. Ödevlerim vardı yapılacak. Selim Emre her uyuduğunda elime pc yi  önüme kitaplarımı alıp hazırlamaya çalışıyorum. Bazen umutsuzluk oluyor tabi yetişmeyecek diye fakat şimdilik bir şekilde hallediyorum. Bende hiç birşeyden eksik kalmadan çocuk büyütmek istiyorum. Biliyorum çok şey istiyorum.

Bir çok zorluğa rağmen zaman su gibi akıp gidiyor. Günler nasıl geçiyor anlamıyorum. Bir an önce yaz gelsin istiyorum :) Kilo vermek istiyorum. Yeni yıl geliyor.  Sevdiklerime hediyeler almak istiyorum. Özlediğim çok insan var. Arkadaşlarımı özledim. Bir miktar İstanbul'u özledim. Boğaz daki martıları ve deniz kokusunu. Burada da deniz var ama Boğaz gibi kokmuyor ne bileyim. Öyle işte.

Bebek uyandı ben kaçar.....

Yorgun, uykusuz ama mutlu anne :)

Sevgiler








8 Aralık 2014 Pazartesi

Doğum Hikayem

Merhaba

Uzun ve zorunlu bir ara dan sonra tekrar yazabilmek güzel. Bildiğiniz gibi hamileydim ve mutlu sona 17 Ekim de ulaştık. Sağlıkla oğlumu kucağıma aldım. Tabiki 50 günüdür hayatın akışı değişti. Kah çok mutlu anlarımız oluyor kah uykusuz gecelerimiz. Toplamına baktığımda mutlu ve huzurluyuz. Unuttuğum bebek kokusunu hatırlamak iyi geldi. Kızım artık kocaman 10 yaşında ergenliğe aday. Bu nedenle evde maymunluk yapacak başka küçük bir varlığın olması çok eğlenceli.

Gelelim doğum hikayeme;

Mersin de bir özel hastanede gerçekleştirdim doğumumu. İkinci doğumum olmasına rağmen sanki bu sefer daha endişeli ve heyecanlıydım. Hastaneye güvenmiyordum. Tek tutunacak dalım doktorumdu ki kendisinden çok memnunum.

Sabah 7,30 da hastanedeydik. Doğumum 8 de başlayacaktı. Hastaneye gittik ve o saatte mesai başlamamış olduğundan herkes uykulu ve nöbetçi :) kapıdan girer giremez beni doğumhaneye almak istediler. Odamı görmek istiyorum dedim doğumhaneye gitmeden kaçtık. Odaların olduğu kata geldiğimizde aaa boş oda varmı ki diyen bir kat görevlisi ile karşılaşıp ilk moral bozukluğunu yaşadık. Nasıl oda olamaz doktorum ayırtmıştı. Anahtarlar çıkarıldı tek tek odalara bakıldı. Hee bir tane oda var dediler. Gece çok yoğunmuş bir sürü normal doğum gelmiş odalar dolmuş. Kabusa bak. Sonra beni üzerim deki elbiseler ile doğumhaneye indirdiler. Ben prenses İstanbul daki hastanelerden alışmış diyorum ki ameliyat önlüğümü oda da giymeyecekmiyim? odada hazırlanmayacakmıyım derken elime bir önlük tutuşturup beni normal doğumların yapıldıgı bir odaya soktular soyun bunu giy dediler. Ben şok yüzüm bembeyaz ve asık hemşirenin biri geldi bir şey mi oldu dedi. Daha ne olsun dedim elimde kıyafetlerim üzerimde kıcı açık önlük doğum odasında ayakta bekliyorum ve sonumu merak ediyorum. Sonra başka bir hemşire geldi koluma serum taktı. Hoppp başka bir odaya aldı. Girdiğim odada normal doğum yapmaya çalışsan bir kadın kıvranıyor bağırıyor bende yatağın kenarına iliştim şaşkın gözlerle izliyorum. benim arkadamdan aynı odaya 4 tane daha sezeryana girecek hamile getirdiler. Bildiğin koğuştayız. Kimse bir açıklama yapmıyor kapı açılıyor içeriye elinde serum bağlı kadınlar geliyor. Diğer tarafta ilk kadın sancı çekip bağırıp dua ediyor. Bu kafayla ameliyata gireceğim ben. Dışarıda Ali,Annem Buse Atilla ve Melek bekliyorlar. Otomatik kapı bir açılıyor ben onlara eşyalarımı veriyorum ve imdat diyen gözlerle bakıyorum ama onlar içeriyi görmediler birşey anlamıyorlar.

Oda da oturuken hemşireler gelip ahiret soruları soruyor bize kan grubun hastalıkların ameliyat riskleri aneztezi şekilleri  bu arada diğerlerini dinlerken dehşete düşüyorum. benimle beraber sezeryan olacak diğer kadınların hiç biri kan gruplarını bilmiyor. Gencecik kızlar ayrıca her ay kontrole gelmişler ama kan gruplarını bilmiyorlar. Tabi onlar için ayrı bir hengame başlıyor ayrıca hemşireden de zılgıtı yiyorlar insan bilmez mi kan grubunu ameliyata gireceksiniz diye :) Kadin bence haklı.

Sonra içeri bir kız giriyor ve bana anezteziniz nasıl olsun diye soruyor. Ben artık orada kopuyorum ve mümkünse bol alkollu olsun yoksa çıldırmak üzererim diye aklımdan geçirirken kıza sinirle püskürüyorum bana bunu niye soruyorsun git doktoruma sor. Bana gelmiş  aneztezi şekilleri hakkında brif veriyor. Bu kızı da savuşturduktan sonra akli dengemi yavas yavas  kaybediyorum ve gülmeye başlıyorum. yanımdaki diğer kızcağızlar bana deli gözüyle bakıyor. Biri cesaret edip neden gülüyorsun diye soruyor ve sinirlerim bozuldu diyorum. Siz bana bakmayın.....

Sonunda bir hemşire geliyor ve ameliyathaneye götürürken yakınlarınızı görmek istemisiniz diye soruyor ve ben evett diye atılıyorum kapı açılıyor herkes orada ama ben hiç iyi durumda değilim gözlerim dolmuş sinirden ağlamak üzereyim bilinmeze doğru gidiyorum gözlerimde imdat çığlıkları var konuşamıyorum.

Ameliyathaneye daha önce yürüyerek girmemiştim. Heryeri gördüm. İçerisi fabrika gibi kalabalık bir sürü alet soğuk. Beni bir masaya oturtuyorlar. Doktorum geliyor. Güvenli alandayım artık ama oda bir terslik var farkediyor. Gerginim diyorum buraya gelene kadar yay gibi gerildim. Aneztezi dr um süper bir adammış. Spinal epidural yapıyor bana ve ben hiç birşey hissetmiyorum. Omiriliğimin arasında verilen ilaçla ayaklarım uyusuyor fakat ilacı verene kadar ne işlem yaptığını hiç hissetmedim. Canım yanmadı sanki adam dokunmadı bile. Ardından operasyon başlıyor. Dr un kesme anını hatırlıyorum. Dr una ben hissediyorum diyorum oda şuan kestim çekiştirmeleri hissediyorsun şuan uyuşuksun acı hissedemezsin diyor. Ama ben ısrarla acımıyor ama hissettiğim şeyler hoşuma gitmiyor diyorum. bunlar kaç saniye sürdü bilmiyorum sakinleştirici veriliyor bana ve uyuyorum. Doğum anını göremedim. Ama umrum da değil uyku iyi geldi. :)

Ameliyathanede uyandım. Bebek çocuk doktorun da geliyor dediler ve ben ameliyathaneden çıktım. Hiç bir ağrım sızım yok. Keyfim yerinde.

Odaya geldik. Arkamdan oğlum geldi. Hemşire ilk babasının kucağına verdi. Ali de bir panik vermeyin vermeyin tutamam dediysede hemşire hop dedi koydu kucağına :) Buse de bana ver bana ver diye hemşireyi taciz etsede cahil cesareti işte :) Babası direk bana verdi oğlumuzu ve oğlum yüzyıllardır açmış gibi memeye saldırdı. :) Hemşireler bile şaşırdı nasıl bu kadar çabuk memeyi alabildi diye :) Survivor oğlum benim :)

Herkesin anlattığı gibi spinal epidural de ben hiç bir sıkıntı yaşamadım. Gün boyu belime bağlı olan bir kataterden ağrım oldukça ilaç enjekte ettiler. Ağrı sızı yaşamadım. Odaya çıktığımda ayaklarımı oynatabiliyordum. Baş ağrısı bebl ağrısı kusma hiç birşey olmadı. Sadece ilk ayağa kalkarkan zorlandım ve ağrım oldu ama o kadarı da normal di zaten. 1 gece hastanede kaldık ertesi sabah taburcu olduk.

Mersin de büyükşehir sözde ama İstanbul şehir değil ülke gibi. Orada yaşayıp buralara geldiğinde kendini taşrada hissediyorsun. Doğum gününün başlangıcı garip olsada ki bunu sadece ben yadırgadım. İstanbul da özel hastanelerde böyle olmadığı için gerisi şükür ki iyi geldi. Sağlık bir şekilde evimize çıktık. Bu tip yörelerde anladım ki doktor ve ekibi çok önemli gerisine aldırmayacaksın. :)

Doğum hikayem şimdilik bu kadar bebekli günler nasıl geçiyor onu da diğer yazılarımda paylaşacağım.

Sevgiler.



26 Eylül 2014 Cuma

Kardeş Türküler ve Sezen Aksu Konseri


Merhaba

1 Ay önceden reklamları yapılmaya başladı. 24 Eylül de Sezen Aksu ve Kardeş Türküler Mersin de konser verecekler. Bende bir Sezen hayranı olduğum için buraya ne zaman gelse gitmek istiyorum. Hele ki geçenlerde çok üzüldüğüm bir haber okudum. Sezen 2015 de müziği bırakacak diye. 40. yılı imiş ve 40 yıldır ben kendimi dinlemekten sıkıldım, dinleyicide sıkılmıştır artık diye röportaj vermiş. Bir yandan haklı yoruldu yaşlandı dinlenmek istiyor diye düşünüyor insan herkes emekli olup kafasını dinlemeli. Ama bir yandan da Sezen yeri doldurulamayacak bir sanatçı bence.. Sevmeyenide vardır muhtemelen ama ben çok seviyorum. Her şarkısını bilir her canım sıkıldığında dinlerim. Artık yeni şarkı yapmayacak olması yada konser vermeyecek olması benim için çok üzücü.....

Sonuçta eşimin ilerinin yoğunluğu ve şehir dışında olacağı için biz bilet almadık. Tabi ben hayıflanıyorum. Bir de hamileyim zaten bu benim uzun bir süre gidebileceğim son konser olacaktı.. Konserin olacağı akşam 7 de bir telefon geldi. Bir arkadaşımız konsere bilet almış. Bizi de davet ediyor. Hemen atladık geliriz diye.  O gün afişlerin önünden geçerken de bir iç geçirmişim ki sormayın hatta konser Marina da yapılacak gidip bir kafeye otursam ses elbet gelir falan gibi planlar bile geçmiş aklımdan. Başka bir şey isteseymişim olacakmış. :)

Konser harikaydı. Biz karı koca Kardeş Türküleri de çok severiz. Onlarında albümleri hep araba dadır. Hatta bir zamanlar beraber uzun yollara giderken Güney Anadolu yörelerine yollarda radio çekmediği için bol bol dinlerdik. Arapça,Kürtçe,Ermenice Türkçe şarkılar söylendi. Sezen'le de düetler yapıldı. Kulaklarımızın pası gitti. Şahane bir konserdi. Ben çok keyif aldım. Buse yi de götürdük o bile beğendi çoğu şarkıyı anlamasa ve ilk defa duyuyor olsada.


Günler çok hızlı akıp gidiyor. Ben de hamileliğim de sonlara yaklaştım. Son 3 hafta diyebiliriz. Dün yine kontrolumuz vardı. Artık her hafta kontrole gidiyoruz. Her hafta biraz daha büyümüş görüyoruz. Bizim oğlan boya gidiyor. Neredeyse Mehmet Okur'un oğlu ile yarışacak. Daha şimdi den 49 cm olmuş. Kilosu normal düzeyde bu nedenle dr manken olacak bu ince uzun dedi. :) Bizden de bir Kıvanç neden çıkmasın değil mi ama :) Şaka bir yana tabi sağlığı önemli bizim için. Sağlıkla kucağımıza alabilelim başka bir isteğimiz yok.

Tabi benim ruh halim bu aralar oldukça değişken. Sıkıldım hamile olma durumundan rahat hareket edememekten sürekli uykumun gelmesinden mide yanmalarından bel ağrılarından istediğim şeyleri giyememekten hatta hep aynı şeyleri giymekten saçlarımı boyatamamaktan vs vs..... Biliyorum geçecek hepsi fakat yinede insanın ister istemez her şeyi değişiyor. Gün geliyor aynaya bakma bile istemiyorum. Allah tan eşim çok anlayışlı ve bütün şikayetlerime olumlu bir yan bulup beni geri püskürtüyor. Ya etrafta gördüğümüz sağda solda okuduğumuz erkeklerden olsaydı yanmıştım. :) Geçenlerde kilo aldım diye şikayet ediyorum mız mız söyleniyorum. Demez mi gözlerin kilo almadı.. Ben gözlerine bakıyorum. Duygusalım ya aynı zamanda da ağlayasım geldi. Bir ruh halinden diğer ruh haline süratle geçilen döneme hamilelik bunu sağlayan şeye de hormon deniyor. Vucut kimyası ne garip.

Bunların dışında aslında çok keyifli ve dingin bir hamilelik geçiyorum. Umarım oğlumuzda böyle dingin ve huzurlu olur :) Aminnn :) Hoş bu sefer ilk tecrübe den dolayı kendimi uykusuzluğa baya bir hazırladım. Hatta bebek gece uyumaz ise kendimi eğlendirmek için neler yapacağımı bile planlamış durumdayım. Tabii ben buna hazırlandım ya kesin gerekmeyecek :) Çocuk mışıl mışıl uyuyacak :)

Başka güvendiğim bir konuda ilk çocuğum da çalışıyordum. Belli bir süre sonrada işe dönmek zorunda kaldığım için Buse nin uyku problemi başladı. Hala bile uyku ile ilgili sorunları var. Fakat Oğlum da çalışmayacağım bu nedenle anne yoksunluğundan ötürü uykusuzluk çekmeyeceğiz gibime beliyor. Bakalım yaşayıp göreceğiz. Umut fakirin ekmeğiii :)

Hazırlıklar da devam ediyor bir yandan her gün ufak tefek eksiklikler tespit ediyorum. :) Gidip alıp tamamlıyorum. 10 yıl geçince aradan unutuyormuş insan.

Bu arada yavaş da olsa hatta az da olsa kışlık hazırlıkları da tamamlamaya çalışıyorum. Turşu ve reçeller hazır. Domatesim de hazır.

Bugün de  bahçeden gelen üzümler den sirke yapmak için girişimde bulundum. Çiğdem arkadaşım sağolsun tarif verdi. Bakalım nasıl olacak :)

Haydi kalın sağlıcakla......

Sevgiler

Alev





13 Ağustos 2014 Çarşamba

Hamile Günlüğü 2


Merhaba

Artık 30. haftadayım. Miniğime kavuşmaya az bir zaman kaldı. Fakat sıcaklarla hiç aram yok bu sene sıcaklar beni canımdan bezdirdi.  Normalde bu kadar etkilenmezken hamile iken cidden bu sıcak çok ağır geliyor. Umarım bir an önce havalar serinler.

Geçen ayki dr kontrolumde şeker yüklemesi yapılmıştı. Şekerim sınırda çıktığı için diyete başladım. Beyaz ekmek yok, şeker yok, pirinç yok kısacası vucutta şekere dönüşebilecek hiç bir yiyecek yok. Bol sebze Protein ve az miktar da meyve tabi proteinle birlikte. Zor bir 10 gün geçirdim. Hamile olup diyet yapmak çok gıcık birşey. 10. güne doğru baya bir asabiyet oldu bende :) diyetten sonra yaptığım ölçümler de şekerim normal çıkmaya başladı. Gereklimiydi gereksizmiydi böyle birşey bilmiyorum. Fakat bir iyi yanı bu ayı kilo almadan tamamladım.

Geçen ay içinde 2 kez diyare oldum. Yaz aylarının handikapı sanırım. Birinde serum alarak geçirdim. Diğeri neyse ki serumsuz geçti. Dışarıda mümkün olduğunca yemek yemiyorum. Yemeklerimi yanımda taşıyorum. Benim için biraz zor oluyor ama tedbir. Tabi beni görenlerde iyiki hamile yani abarttı diye düşünüyor olabililer ama yapacak birşey yok :)

Bayram münasebetiyle son kez İstanbul'a gittik. Gitmişken de daha çok çeşit olduğu için bebişe park yatak aldık. Birkaç kıyafet aldık ve arabalara baktık. Çeşit çeşit araba var. Hatta abartmışlar diyebiliriz. 3 bin liraya bebek arabasımı olur kardeşim bu ne? Üzerine biraz daha para koyup otomobil alabiliyoruz :) Araba almadık değerlendirme aşamasındayız. :)


28. haftam da kontrolum vardı. Gittik gördük miniği. büyümüş. 1238 gr 38 cm olmuş. Dr boyu uzun olacak şuan normal haftasından 1 hafta ileride dedi. Bakalım doğunca ne olacak :) Oldukça hareketli hatta bazen o hareketler beni yoruyor. Tabi hareket etmesi çok iyi birşey miş. İyi beslendiğini ve iyi oksijen aldığını gösteriyormuş. İçim rahatladı. Eşimle kan uyuşmazlığımız olduğu için bu haftada bir iğne olmam gerekiyor. Bunun için cumartesi günü hastanenin yolunu tuttuk.

Prosedür prosedür derken sinirlerimiz gerildi. SSK liyim ve yapılan işlemlerin sonucunda bu iğneyi SSK nin ödemediğini öğrendik. Üstelik pahalı bir iğne imiş. Her fırsatta vergi ödediğimiz yıllarça çalışığ prim ödediğimiz sigorta sistemimiz bu iğneyi 2 durumda ödüyormuş. Birincisi bebeğimi kaybedersem. Ki bebeği kaybettikten sonra alsınlar o iğneyi kendilerine yapsınlar. İkincisi doğumdan sonra olur da 2. bir bebek olursa diye ilk ki ne oldu. İlk i doğarken anne de oluşabilecek hasarlara ne oldu. Bunları yaşarsan eğer bu iğnenin %80 inin karşılıyor. Bizde hizmetlerimizin ve vergilerimizin karşılığını alabiliyoruz. Onun dışında ödemiyor. Şükürler olsun ki o iğneyi yaptırabilecek gücümüz vardı. İğne 163 TL bu arada. Peki ya imkanı olmayanlar.... Onlar ülkemizde ki bir çok insan gibi kaderleri ile baş başalar. Kader der geçeriz ne olmuş. Çok sinirlendim.

Şu tvlere çıkıp bu hükümet sağlıkta şunu çözdü bu hükümet eğitimde bunu çözdü. Valla ben ne sağlıkta ne eğitimde devletin hiç bir şeyinden yararlanamıyorum. Yararlanmak içinde herhalde onlardan olmak gerekiyor.

Bu arada Buse yi de sıkı bir kampa aldım. Ağustos böceği misali bütün bir temmuz ayında yan gelip yatmış benim güzel kızım. Şimdi acısını çıkarıyoruz. Eylül e az kaldı ve bu sene zorlu bir yıl olacak. Onun için kitap okumalarına ve test çözümlerine hız verdik. Tabi Buse bu durumdan pek hoşnut değil. Fakat arkadaşlarının da aynı durumda olduğunu gördükten sonra  kabullenmek zorunda kaldı. Hiç kolay olmadı kabullenmek. Nedir bu yeni nesilin kitaplara  karşı olan bu ilgisizliği bilemiyorum.


Sevgiler
Alev

14 Temmuz 2014 Pazartesi

Hamilenin Günlüğü

Merhaba

Bu sabah yataktan kalktım, Dr kontrol günü bebek artık 25 haftalık oldu. Yani 6. ayının içinde. Yataktan kalktım kalkmasına da keyfim yok. İçimden ağlamak geliyor. Ah bu hormonlar ahhh. Tartıya gittim tartılayım dedim bakalım kaç kilo oldum. 5. aya kadar hamile olduğumu kimse anlamıyordu. Hafif kilolu muamelesi görüyordum. Özellikle AVM lerde beni xray cihazında geçirmeye kalkışan güvenliklere açıklamak yapmak çok gıcıktı. Fakat bu ay kocaman bir göbeğim oldu. Tartı ya çıktım. Başladım ağlamaya fil gibi oldum çok kilo aldım. Çirkin oldu diye. Aslında geçen ay ile bu ay arasında 2 kilo almışım buda normal ama ben bunun normalliğini kendime anlayamadım. Ağlayıp duruyorum. Allah eşime sabır versin. :) oda ne oldu niye ağlıyorsun deyip duruyor. Pervane oldu adamcağız beni susturacak diye üstelik işe gidecek bir yanda da benimle uğraşıyor. Diyorum ya hormonlar insanı çok değiştiriyor. Bu aralar sulu göz oldum. geçen hafta sonu da gecenin bir vakti ben Buse yi özledim diye başladım ağlamaya saat 3 e kadar oturduk tv de film falan izledik ancak sakinleyip yorulup dalmısım uykuya :)

Öğlen dr randevumuz var gittik. Küçük beyi gördük. Artık iyice yüzü gözü şekillenmiş. Ekran da gördüğüm anda istemsiz bir şekilde ne kadar güzel bir bebek deyi verdim. Ama sanki aklımdan geçiriyordum nasıl seslendirdim bilmiyorum. Burnu dudakları o kadar güzel geldi ki gözüme meleğim ben bile kendime şaşırdım. Sonuçta ultrason.... Dr da evet güzel bir çocuk olacak dedi hatta erkek di dimi dedi yüzünde kız güzelliği var dedi :) Dur ben bi daha bakım dedi ve evet erkek baby face olacak anlaşılan dedi :) Güldük. Baya bir hatta belki de Kıvanç a benzer dedi tabi dedim bende Kıvanç ın esmeri. Bizden genetik olarak sarışın çocuk çıkma ihtimali oldukça düşük. Dr da bence de dedi. Bende eşime diyordum bizim çocuk sarı saçlı mavi gözlü olsa diye kocası o an seni boşarım demiş :) Sonra karar verdik. Çukurova da asıldan herkes beyaz tenli doğuyor fakat güneşten esmerleşiyor :) Yani tıp bilimi genetik falan hepsini bir kenara atıp güneşe bağladık :)

800 gr kilo ve 33 cm boya ulaşmış maşallahhhh. Sağlığı yerinde.

Sonra benim kontrollerime geldi sıra kilom için normal dedi dr. Tabi eşim şikayet etti beni kilo aldım diye üzülüyor diyince dr da anlattı çok kilo almadın ben kontrol ediyorum normal diye. Tansiyonumda normal çıktı. Fakat geçen hafta şeker yükleme testi yaptırmıştım. Sonucu bugün söyledi Dr. Ben bir şey çıkmaz sanıyordum fakat şekerim yüksek çıktı. Yarın bu sefer 100 mg şeker yükleme testine gireceğim.

Hastaneden ayrıldık.. Ben yine başladım ağlamaya ya gebelik şekeri çıkarsa diye. Ya bebeğe birşey olursa diye bir kaç tanıdığım gebelik şekeri yüzünden bebeğini kaybetti. İnternetten araştırdım. Bazen çok bilmek te iyi bir şey değil.  Durup durup ağlıyorum ya birşey olursa diye. Sabırlar eşime :) sağolsun bir sürü telkinde bulundu. Şeker hastaları bile çocuk sahibi olabiliyor neden üzülüyorsun hiç birşey olmayacak. Diyetine dikkat ederiz. Karatay beslenme şeklini uygularız insülin seviyen düzelir diye diye biraz sakinleştim. Şimdi yarın gidip tekrar yükleme yaptırıcaz.

Umarım bu test temiz çıkar. Herşey sorunsuz gider. Son 3 ayım kaldı. Onu da sağlıklı geçirebilsek ve oğlumuzu sağlıkla kucağımıza alabilsek.


Duygusal ve sulugöz Anne den

Sevgiler

Alev

13 Temmuz 2014 Pazar

Akçakil


Merhaba

Bu Cumartesi de Silifke Taşucu' nda yer alan Akçakıl karavan kamp alanında denize girelim dedik. Akçakıl isminden de anlaşılacağı gibi girişte çakılı daha sonra kum olan bir denize sahip. Denizin temizliği serinliği ve tabiki sessizlik baş rolde. Evden çıkıp deniz için 1 saat yol gidiyoruz diye bazı arkadaşlar ne gerek var deseler de biz biraz sessizlik ve az insan görmek için yola katlanıyoruz. Yoksa Mersin in bilinen kumsal ve plajları Çin plajı kıvamında siyah kafadan başka birşey görünmüyor ve dolayısıyla su çok ısınıyor. Nedeni konusunda tahminlerim var ama burada yazmayacağım :)

Bu sefer yanımızda arkadaşlarımız da vardı. Taaaa Belin den. Sevgili eşimin çocukluk arkadaşı ve güzel eşi bu hafta sık sık görüşüp hasret giderdik.  Sohbet eğlence güzel geçti. Deniz için hazırladığım sarma ve börek de kendileri tarafından tam puan aldı. Hatta Berlin e döneceğimiz gün yanımıza yapıp yolluk verebilirmisin dediler :) Yanlarına yolluk veremeyeceğim ama onlar gitmeden sarmadan bir kez daha yapmak farz oldu. :)

Yapraklar da kayınvalidem den şahane çıktılar incecik küçük ağızda dağılıyor. Teşekkürlerimi sundum kendisine :)

Deniz yine harikaydı. Bana şu aralar su olsun zaten sıcaktan sürekli bunalıyorum. İki canlı olunca :) extra sıcak bana bu sene suya girdim mi çıkmıyorum. Birde rüzgar vardı ki ohh püfür püfür oturduk hatta ben hamiş yorgunluğa dayanamayıp sezlog da uyuya kalmışım serini de buldum ya :)

Akşam Narlıkuyu tarafında yemek yedik oturduğumuz yerde resmen üşüdüm ve üzerime havlu aldım. Dönüşte Mersin her zaman ki gibi yanıyordu. Yarım saatlik mesafeler de hava nasılda değişiyor. Aslında bunlar hep yine insanlar yüzünden sen ağaçları kesip sanki ev yokmuş gibi 80 katlı evler yapıp doğayı katledersen sıcağa da pisliğe de katlanmak zorundasın. Şehri binalar ısıtıyor.


İşte güzel bir günden güzel bir kesit. :)





Akçakıl selfisi :)

Renkler çok hoşuma gitti.

Sevgiler

Alev 

7 Temmuz 2014 Pazartesi

Aydıncık&Büyükeceli&Tisan

Merhaba

Bu hafta sonu şehirden ayrılıp küçük bir kaçamak yapalım dedik. Malum hamilelikten dolayı çok uzun yollara gitmeyi de gözüm yemiyor. Uzun zamandır Aydıncık tarafını merak ediyordum fakat yolu çok virajlı diye bir türlü gidememiştik. Fırsat bu fırsat bu haftasonu gidelim dedik. Pazar günü de evlilik yıldönümümüz olduğu için baş başa bir tatil oldu. 2. evlilik yıl dönümümüzü 2.5 kişi kutladık :) 

Bu taraflardan otel bulmak oldukça sıkıntılı var olan otellerde ya pansiyon tarzında fakat apartman yada 3 yıldızlı olduğu iddia eden leş yerler. Turizm yapılabilecek bir yer olmasına rağmen bu kadar gelişmemişlik malesef politik nedenler ve bence halkın cahilliği. Bu yuz yılda hala dağ köylüsü kıvamında yaşıyor insanlar hiç bir gelişme kaydedememişler. 

Neyse kısa bir araştırma ile Hayat Motel li bulduk. Güzel bir motel lüks değil temiz ağaçların içinde iki katlı 14 odalı ufak bir işletme mutfakları pek zengin değil öğlen yaptıkları yemekleri akşamda sunuyorlar. Yemek yemek için keyifli bir yer değil kahvaltıları da kuş kadar aldıkları paraya aslında değmiyor. gecelik 150 tl ile 180 tl arasında değişiyor sanırım sezonla yada ramazanla alakalı olarak. Fakat o bölgede doğru dürüst yer bulmak mümkün olmadığında ve çok küçük bir kasaba olduğundan temizlik ve sakinlik ve cırcır böcekleri koşulu ile tavsiye edilir bir yer. 

Denizi güzel kumsalı var çocuklar içinde uygun bir yer su Mersin in içine göre daha serin bu da bir artı bence suya girdiğinizi hissediyorsunuz.

Çevre oldukça ağaçlık hatta orman çam ormanları hava temiz. Tabi daha ne kadar temiz kalır bilemiyoruz Çünkü Akkuyu ya malesef çok yakın. Doğal güzellikleri elimizle mahvetmekte üzerimize yok. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Bu konuda çok sinirliyim fakat elimden bir şey yapmak gelmiyor. Senelerce yolu kötü olan bir yere sırf nükleer santral yapılacak diye güzel güzel tüneller açmışlar yollar kaymak gibi Antalya Mersin arasıda bu yollar sayesinde daha kısa sürede ulaşılabilecek. Ama keşke bu yolların sebebi turizm olsaydı. Nükleer enerji santrali değil.

Bu arada bulunduğumuz yerde öğlenden sonra rüzgar ve dalga çıktı. Denizin getirdiklerine inanmak istemedim. Pet şişeler naylon posetler bizler nasıl yaratıklarız. Vicdanımız nasıl el veriyor onları denize atmaya üstelik burası Akdeniz açık deniz gemiler bırakıyormuş. Yazık çok yazık..... Eskiden bu çöplere sadece İstanbul sa Marmara da rastlardık bir de derdik ki kapalı deniz ne olacak... Kirlenir tabi ama bu yaratılar açık denizlere de ulaşmışlar oraları da itina ile kirletiyorlar... Çok üzücü....

Büyükeceli ve Aydıncık da yapacak birşey bulamadığımızdan aynı zamanda yiyecek birşey de bulamadık. Ertesi gün Tisan a gidelim biraz da orada denize girelim dedik. 

Şahane bir koy. Yukarıdan manzara muhteşem. Aşağı indiğiniz dede deniz muhteşem. önce bir miktar taşlık sonrası kum çarşaf gibi ve serin. Tabi dışarısı çok sıcaktı o başka.... 


Suya girdik çıkmadık bizde kumda güneş yemenin manası yok değil mi özellikle de 2 canlıysan. Bu Mersin de geçirdiğim 3. yaz fakat bu sene bana çok sıcak geliyor. Sanırım hamilelikten daha önce bu kadar daralmamıştım üstelik havalar daha da sıcak gitmişti. Bu sene daha serin gidiyor ve yaz geç geldi fakat ben sıcağa dayanamıyorum.

Aşağıdaki resim Tisan ın yukarıdan görünüşü......






Büyükeceli Aydıncık




Hayat Motel


Tisan da Ali'nin amcasının yazlığı var. Gitmişken onları da gördük. Sonrasın da da Mersin'e geri geldik. Yaklaşık 1.5 saat sürüyor yol. Pazar akşam tatilci dönüşü olduğu için biraz daha uzun sürdü tabi yolda trafik vardı.

Deniz süper olduğu için Buse geldiğin de tekrar o tarafa bir gezi yapacağız. Tisan da snowker ile dalmakta güzel değişik balıklar görebiliyoruz. Buse bayılır.


Sevgiler

Alev