13 Mayıs 2013 Pazartesi

Anneler Günü ve Kanlıdivane'de Konser



Merhaba

En güzel kutlanan anneler günüm bu yıl oldu. Sabah uyuyan güzellerim uyandılar Anneler günümü kutlayıp sarıldılar. Sonra da beni kahvaltıya götürdüler. Halbuki ben ev de hazırlardım kahvaltıyı yorulmayayım diye imiş. Sevgi ile yapılan hiç bir iş insanı yormaz dedim. Ünlü bir düşünür gibi. :)

Hava bu aralar bozuk Mersin de rüzgar var yağmur yağıyor ara ara bugün de öyle günler den.  Kahvaltıdan çıkıp büyük annenninde anneler günü kutladıktan sonra eve dönemye karar verdik. Yolda bir çiçekcinin önünde durduk bende saf saf bakıyorum niye durduk diye. Beni indirdiler çiçekcide ve tabiri caiz ise sen gezin şuralarda deyip beni araziye saldılar. :) çok güzel bahçe çiçekleri vardı. İçim gitti elbet bir bahçem olacak ve ben o ağaçlardan çiçeklerden ekicem ellerimle. Neyse iki kafadar çiçekciden ellerinde yeşil kırmızı çok hoş bir çiçekle çıktılar. Bana beraber seçmişler. Çok hoşuma gitti. Eve gelincede aldıkları diğer hediyeleri çıkardılar. Avm ye gidip beraber hediye seçmişler uyanıklar hiç haberim yoktu. Çok güzel şeyler çıktı paketlerden ama asıl güzel olan benim için yazdıkları notlardı. Onlar hediyelerden çok daha değerliler.

Günün süprizleri bitmedi. Hediye merasiminden sonra ve Kanlıdivane ye doğru yola çıktık. Cumartesi günü 12. Mersin Müzik Festivali başladı. Çok değerli sanatçılar müzikaller ve klasik müzik dinletileri yapılacak önümüzdeki 10 gün bende bu festivale katılamayacağız diye üzülüyordum eşimin iş seyahatleri nedeniyle ki öyle olmadı en azından  bir tanesine katılabildik.

Biraz ansiklopedik bilgide olsun dedim. :)
Kanlıdivane, (Canytellis, Kanytella) Mersin’in Erdemli ilçesindeki antik kent.
Antik Olba Krallığı’nın kutsal yerleşim yeri olan kentin tarihi MÖ 3. yy.a kadar gitmektedir. MS 4. yy.da adı Neapolis olarak değişen kent en parlak dönemini yaşamıştır. Bizans İmparatoru II. Theodosius (408-450), bu alanda kutsal bir Hristiyanlık merkezi kurmuştur.
Kent, 60 metre derinliğinde geniş bir obruk etrafında kurulmuştur. Doğal bir çöküntü alanı olan bu çukura efsaneye göre Roma çağında suçlular atılıp vahşi hayvanlara yem edildiği için kente Kanlıdivane denilmiştir. Obruğun içinde divan üzerinde oturan bir kadın ve iki erkek kabartması yer alır. Yağmur sularıyla toprak rengine bulanan bu kabartmalar nedeniyle kente Kanlı Divan denildiği ve zamanla Kanlıdivane’ye dönüştüğü de anlatılır. Merdivenlerle inilen çukurun, büyüklüğünden ötürü tanrısal olduğu düşünülmüş ve kent tarih boyunca dinsel bir merkez olmuştur.
Obruğun etrafında kesme taştan yapılmış bazilikalar, caddeler, kaya mezarları, sarnıçlar, kaya kabartmaları bulunur. Güneybatısında MÖ 2. yy.dan kalma bir kule vardır. Kulenin kitabesinde, Tanrı Zeus için rahip-krallardan Olbalı Tarkyaris'in oğlu Teukros tarafından yaptırıldığı yazmaktadır.
Kentte bulunan üç nekropolden kuzeydekinin en yüksek yerinde Kraliçe Aba'nın kocası ve iki oğlu için yaptırdığı anıtsal mezar bulunur. Obruğun bir kilometre güneybatısındaki Çanakçıkaya mezarları Kilikya İmparatorluğu’nun soylularına aittir ve üzerlerinde bunu belirten rölyefler vardır. Obruğun çevresindeki bazilikalar 4. yy. sonları ile 6. yy. ortaları Bizans dönemi eserleridir.
19. yy. ortalarında Fransız gezgin Victor Langlois tarafından keşfedilen kent, 70’li yıllarda yapılan kazılarla ortaya çıkarılmıştır. Yöredeki ilk arkeolojik araştırmaları Prof. Dr. Semavi Eyice gerçekleştirmiştir.
Akustiği çok iyi olduğu için günümüzde konserlere ev sahipliği yapmaktadır.


Evet Akustiği muhteşem olduğu için orada konser dinlemenin tadı bir başka oldu. Fatih Erkoç konseri vardı. Müzik kalitesi yüksek olan bir sanatçı ve akustiği güzel tarihi bir yer olunca dinleti tadından yenmedi. Üstelik şakır şakır yağan yağmur bile engelleyemedi bizi. Şemsiyelerimizi ve portatif koltuklarımızı alıp güzel bir yere yerleştik. Bir yandan konseri dinlerken bir yandan da yorumlar yaptık kendi aramızda eşimle :) produksiyon biraz daha para harcasaydı daKon anfileri obruğun içine doğru sarkıtsalardı çok daha muhteşem sesler duyabilirdik diye :) çok bilmiş ailesi ne olacak.

Mersin de yaşamanın güzelliklerinden biri daha işte evden çıktık ve yarım saat sonra aslında şehrin çok dışında antik bir yerde hemde önceden bilet filan almadan pat diye mis gibi konsere giri verdik. Üstelik her yerde yaptıkları gibi burada çocuklarıda ayrı ücrete tabi tutmadılar ve içeri almamazlıkta yapmadılar. Buse nin böyle şeylere şahit olması daha bu yaşlardan böyle kültürel etkinliklele büyümesi beni çok mutlu ediyor. Yavrum arada sıkıldı aslında fakat anneler günü diyede ses çıkarmadı tembihlenmiş :) Kafadarlar iyi çalışıyor.

Eee artık tamam eve gidiyoruz derken günün son süprizide eşimden geldi. Bir restaurantta yer ayrıtmış hadi buyrun yemeğe dedi. Üzerimizi evde değiştirdikten sonra Rakı Balık olayına girdik. Dışarıda da öyle bir yağmur yağıyordu ki yağmurun sesinden verdiğimiz siparişler zor duyuldu. Gök delindi sandım.

Velhasıl çok güzel bir gündü. Emeği geçen sevgili eşime ve 9 yaşına gelmiş bebeğime çooook çookk teşekkür ederim. İyiki varsınız. Beni çok özel hissettirdiniz bugün.


Biz böyle güzel bir gün yaşadık. Fakat Hatay da çok acı olaylar olmuş. Biz gazete tv den uzak duran insanlar olduğumuz için haftasonunda haberimiz olmadı. Pazar akşamı eve gelince sosyal medyada gördük. Çok üzüldüm. Eli kolu bağlı olmak beni daha da üzdü ve sinirlendirdi. Bu ülke nereye gidiyor. Çocuklarımız ne olacak. Son zamanlar da ne kadar kötü olaylar oluyor.  Kinsiz stratejisiz huzurlu ve dingin günler yaşamak ümidiyle daha fazla söyleyecek birşey bulamıyorum.

Sevgiler

Alev



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Merhaba

Blogumu okuduğunuzda yorum bırakırsanız sevinirim. Ziyaret ettiğinizi ancak yorumlarınızdan anlayabiliyorum.
Teşekkürler