21 Ocak 2014 Salı
Okul dan Ordan Burdan
Selam
Yazacak çok şey var fakat ben yoğunluktan yazamıyorum. Bu aralar yoğun bir ders çalışma ve aynı zamanda evi idare etme durumu olduğundan bilgisayarla arama mesafe koydum. Tabi ders kaynakları araştırmak serbestti. Şaka maka derken 1. dönemi bitirdim. Şükür son 2 haftadır ciddi sıkıntı yaptım kendime diyebilirim.
Dedim dersler bittiğine göre artık yazılara geri dönebilirim. Oturdum pc başına daha önce aklımda olan ve bunu yazmalıyım dediğim konuların hepsi aklımdan ucup gitmiş. Ben bu aralar neden hiç bir şeye yetişemiyorum bilmiyorum. Blog yazamıyorum, günlüğüme de el atamıyorum, doğru dürüst kitap okuyamıyorum. Fakat kısmetse önümüzdeki bir ay kitap okuma rekoru kırmak istiyorum bakalım olacak mı?
Bu arada sanki herşeye yetişebilirmis gibi birde spor a başladık. Hadi hayırlı olsun. Yeni yıl başlangıçları gibi görünsede aslında spor benim yaşam biçimim sadece bazen araya zaman giriyor.
Okula başladığımdan beri aslında hiç okuldan söz etmediğimi fark ettim. Yeni yeni arkadaşlarım oldu tabi yaşları 19 ila 25 arasında değişen bir grup. Hee unutmadan birde yaşları 35 ila 55 arasında değişen bir grupta var ki gençler çok daha eğlenceli :)
Kantinde Abla naber diye bir nesilleyim. :) İnsan kendini yaşlı hissetmiyor değil. Birde çocuğumun olduklarını bilince iyice abla diyorlar. Halbuki bana ismim ile hitap edebilirsiniz diyorum. Başlarda beni çok yadırgadılar. Neden iktisat okuyup ta sonra dan psikolojide yüksek lisans yaptığım kafalarını baya bir meşgül etti. Hatta beni kendilerine rakip gördüler sanki Türkiye deki başka hiç bir üniversite psikolog yetiştirmiyor gibi biz buradan mezun olunca nerede iş yapıcaz sizde başka bölümden gelip okuyorsunuz. Bizim sektöre giriyorsunuz. Neyse ki artık herkes sorusunu sordu cevabını aldı ve benim tehlikesiz olduğuma karar verdikleri an itibariyle sınıfta akran gibi olduk. Ders notları paylaşıyoruz. Sınav sorularını konuşuyoruz. Bir birimize dinlemediğimiz dersleri anlatıyoruz. Hatta sınavlar da kopya çekiyoruz :)
Tabi ben bunların hepsini kendi olgunluğumla yapıyorum. Onlar kendi olgunlukları ile. Sabaha kadar ders çalıştım diyorlar toplanıp çalışmışlar bense bazı sınavlara sadece bir kaç saat çalışabiliyorum. Fakat sonuç onlardan yüksek not alıyorum. İşte bu tamamen olgunlukla alakalı bunu keşfetmiş durumdayım. Aslında insanlar 25 yaşından sonra başlamalılar bence üniversite hayatlarına o zaman çok daha bilinçli insanlar olarak yetişir çok daha faydalı işler çıkarabilirler ortaya.
Başka bir grupta var ki henüz genç yüksek lisans yapmaya gelmiş okulu bitirir bitirmez ve henüz hiç çalışma hayatına atılmadıkları için aslında lisans okuyanlardan hiç bir farkları yok. Sınavlara çok çalışıyorlar ve kopya vermiyorlar. :) Halbuki bizim yaşlara geldiklerinde anlayacaklar aslında sınavların yada yüksek not almanın hayatta hiç bir işe yaramadığının önemli olanın kişinin kendisini yetiştirebilme kabiliyeti olduğunun hayattaki başarının sınavlardan 100 almak olmadığını fark edecekler şuan anlatsak ta anlamıyorlar :)
Bir de üniversitede yaşanan komik ama güzel aşklar var sahit olduğum onları başka bir yazım da anlatayım. Aslında birde tek tek kişiler var erkek ve kız öğrenci davranışı farklılıkları var. onlarda başka bir yazının konusu olsun hadi. Eğlenceli şeyler
Ben iyiki bu kadar yıl sonra eğitim hayatına geri döndüm diyorum. Bazı olaylarda kendimi ne kadar yetiştirebildiğimi görüyorum bazı olaylarda ne kadar eksik olduğumu ve aslında genelinde de insan hayatının aslında tamamen tecrübelerden kaynaklandığına şahit oluyorum.
Okulun bana tek zararı yakalandığım hastalık oldu sanırım :) Psikoloji öğrencisi tanı koyma hastalığı artık bir haber okuduğum da tv de bir şey seyrettiğimde yeni insanlarla tanıştığımda sürekli bir tanı koyuyorum. :)
Hımmm bu kız çocukluğun da annesi ve babasıyla sıkıntıları olmuş ve şu davranışlar oradan kalmış. büyük ihtimalle kendisi farkında değil fakat obsesif kompulsif kişilik bozukluğu mevcutt. Yazıkkkk.... diye yorumlarım oluyor. Ya da her yeni öğrendiğim hastalık yada kuram da ailemden birilerine hımmm demek bundan yapıyormuş hımmm demek bu nedenle şöyle olmuş falan diyorum. Ailemin çoğuna çeşitli teşhisler koymuş durumdayım :) Tabi onlarla paylaşmıyorum. Olan zavallı sevgilime oluyor çünkü sürekli ona anlatıyorum oda sağ olsun dinliyor. Hayatımıza bir renk geldide diye biliriz. Evde yüksek lisans yapan benim fakat Buse de dahil hepimizin genel kultürü arttı.
Buse 'den incilerle kapatayım yazımı ; Anne şu beyini anlatsana bana diyor bende ders çalışırken ona anlatıyorum hem ben öğreniyorum hem o öğreniyor. İlgisini çekiyor. İnsan beyninin çalışma şekli. Tabi Buse bunları dinledikten sonra okul da anlatıyormuş. Öğretmeni ile görüşmeye gittiğimde valla bizim dersleri bu kadar iyi dinlemiyor ama sizin dersleri baya iyi dinliyormuş ki sınıfta gelip bizlere de anlatıyor dedi. Bende fırsatı kaçırmadım. Öyle ise sizde konuları eğlenceli anlatın çocukların ilgisini çeksin dedim. Biliyorum ki Buse beyinin çalışma şekillerini unutmayacak fakat okulda anlatılan çoğu ezbere dayanan bilgilerin z si kalmayacak aklında eğitim öğretim sistemine de geçirmeden yapamadım. :)
Buse'nin diğer bir incisi malum bilenler bilir Mersin de binalar çok yüksek ve çok çirkin bir yapılaşma var. Yolda araba ile giderken bir anda anne ben kesin mimar olacağım ve şu solumuzdaki binalardan kesinlikle yapmayacağım Mersin i iki katlı portakal bahçeli evler den oluşan bir yere çevireceğim dedi. Bizde destek verdik. :) Bakarsın Mersin sayesinde mimar olma fikri gerçekleşir :) Yoksa bu vaatle belediye seçimlerine mi katılsak belkide kazanırız. :)
Sevgiler
Alev
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Merhaba
Blogumu okuduğunuzda yorum bırakırsanız sevinirim. Ziyaret ettiğinizi ancak yorumlarınızdan anlayabiliyorum.
Teşekkürler