Bu haftasonu Mersin'de Narenciye Festivali yapıldı. Hazırlıklar 1 hafta öncesinden yapıldı. Sahil şeridinin büyük bölümünü narenciyeler ile bezediler. 70 ton narenciye kullanılmış söylenene göre.
Benim gibi İstanbul'lu biri için festival ve narenciyelerden yapılan figürler harikaydı. Buse ve ben hayran hayran izledik her figürü. Yurtdışın dan da bir çok dans ve gösteri grubu getirilmiş. Bu yıl 3. su yapılıyormuş. Gerçekten çok keyifliydi. Sahil bu kadar kalabalığı başka bir zaman görmedi :)
Bugünde festival den kalan tüm fikürler çoluk çocuk tarafından söküldü :) heryer greyfurt:) Sahil greyfurt la dolu fakat pazarda bir tane bile satılmıyor bu da ayrı bir ironi :) Bir başka ironide ağaçların üzerinde bol narenciye olmasına rağmen paza ve marketler de satılan meyvaların azlığı.
Gecen sene de sahit olmuştum. İstanbul da pazarlarda limonun kilosu 4 TL kadar çıkmıştı ve buradaki ağaçlar toplanmamış limonlarla doluydu. İnsanlar narenciye bahçelerini bozup ev yapıyorlar çok acı. Nefes alacak yaşanacak yer sayısı gün geçtikçe azalıyor. Bir arkadaşım narın pahalı olduğundan bahset miş Çiğdem kulakların çınlasın nar burada 1 TL :)
Diğer haftasonu faaliyetimiz Mersin Üniversitesi ne gitmek oldu. Buse yi cimnastiğe yazdırdık. haftasonları artık cimnastiğe gidicek. Biz de bu fırsattan istifade Buse nin ders saatleri ne denk getirebildiğimiz Tenis dersi almaya başlayacağız. Aile boyu spor. Fiyatlar uygun. Aylık 75 Tl cimlastik tenis ders başına iki kişi 50 TL. Sanırım küçük yerde yaşamanın avantajları hem tesisler çok iyi durumda hem de fiyatlar gerçekten uygun.
Pazar günü de Adana'ya doğru uzandık. Gitmeden de Tarsus a Büyük Babaneye uğrayıp mis gibi kahvaltı yaptık. elde yapılmış ıspanaklı kekikli börek şahaneydi. Arabayı bizim için hazırlanmış içli köfte zeytin turşu ve tabiki börekle doldurup verelini Adana.....
Adana da Turunc Cup tenis turnuvasının final gününe katıldık. Final oynayacak bir arkadaşımızın tenis macını izledik çok keyifliydi. Arkadaşımız kazandı ve kupasını aldı:)
Turnuva Adana Atlı Spor klubunde gerçekleşiyordu. Bizim de orayı görme ve gezme fırsatımız oldu. Mekan çok güzel tenis kortları basket sahaları ve tabiki at binme alanları haralar ve çocuklar için binicilik eğitimi veriyorlar. Hafta sonları dinlenip yürüyüş ve spor yapılabilecek çok güzel bir yer gürültü yok karkaşa yok. Heryer ağaçlık hava mis gibi.
Tenis macını izlemeden önce Buse yi at binmeye götürdük. Ben çocukları atabindirip biraz eğlendiriyorlar sanıyordum. Fakat ciddi ciddi ders veriyorlar.
Bu yörede dikkatimi çeken başka bir şeyde insanlar bu tip aktiviteler için öncelikle para demiyorlar. İstanbul daki at binme alanlarında çocuğu atın üstüne bindirmeden direk kasaya yönlendirip fiş kesip para alıyorlar. Burada öyle birşey yok. Cimlastikte de aynı şey oldu. Önce çocukları alıyorlar. sorgu sual yapılmıyor aktiviteler yapılıyor. Para işi en son konuşuluyor. Spor a çocuğa özendirmeyle başlıyor herşey ticari değil.
Buse bir ders aldı. Biz bindiriken bilmiyor diye yönlendirmiştik hocayı deneme olsun diye. İstanbul da da 1 kez ders almıştı. Birde okulda ne kadar bindi ise fakat Buse bizi şaşırttı. Duruşu atı koşturularkenki ata uyumu öğretmenin de dikkatini çekti. Çok başarılı 1 yıldır binen çocuklarla aynı seviyede de di hoca ve yetenekli dedi. Bizimde kafamız karıştı tabi. Mersin de Atlı Spor yok. Ne yapsak bilemedik. Bakalım ilerleyen günler bize ne gösterecek.
Sevgiler
Alev
çok guzelmış ya bende olmak ısterdım bu festıvalde
YanıtlaSilHer yıl tekrarlanıyor. Kimbilir belki seneye yolunuz düşer buralara :)
YanıtlaSil