5 Haziran 2013 Çarşamba

Doğa Aşıkları İçin COMO



Merhaba


Como şehri o şaheser gölünden alıyor bu ismi. Milano dan yaklaşık 1 saatlik bir yolculuk ile ulaşıyorsunuz. Bu cennetten bir köşe olan şahane şehire.

Aylardan Nisan, Alpler tüm heybeti  ve karlı zirveleriyle sizi muhteşem göz ziyafetine davet ediyor.

Coma ‘ya girer girmez etrafa bakmaya doyamıyoruz fakat vakit hayli ilerlemiş,yorgunuz ve karnımız aç. Kalacağımız pansiyonu aramaya koyuluyoruz. Pansiyonu bulduğumuz da hayranlığımız biraz daha artıyor. Küçük, şirin, ağaçlıklar içinde kenarından deresi akan tertemiz bir yer doğa ile iç içeyiz. Yolculuğa çıkmadan önce internet üzerinden kalacak yer ayırtabilirsiniz. Ufak olmasına rağmen çok temiz ve nezih pansiyonlar bulmak mümkün.

Elimizde haritamız başlıyoruz çalışmaya. Bizim turumuz iki kişilik rehberde tur operatorüde biziz. Hiç bilmediğimiz bir yeri keşfetmenin tadı doyumsuz. Ertesi sabah erken kalkıp heryeri gezmeli bu güzel doğa harikasını içimize sindirmeliyiz.

Mevsim nedeni ile sabah bizi kuvvetli bir yağmur karşılıyor.Fakat hazırız eminizki bu şehrin yağmuru bile bir başka. Yağmura rağmen atlıyoruz havaalanından kiraladığımız arabamıza haritamiz elimizde başlıyoruz tura.

Gölün kenarında bir sağa bir sola bakınıp dururken gölün üzerinde bir ada karşılıyor bizi. Yüksek ve yemyeşil heybetli ağaçları ile Isola Comacina.  Şiddetli yağan yağmura rağmen bir elimizde şemsiye bir elimizde fotograf makinası basıyoruz denklanşöre çok güzel kareler var elimizde. Adaya ulaşım teknelerle sağlanıyor. Fakat biz kıyıdan izlemekle yetinip yeni yerleri keşife çıkıyoruz.

Bu bölge villa larıyla ve botanik bahçeleri ile ünlü güzergahımız Tremezzo bölgesindeki Villa Carlotta. Bu arada Tremezzo dan yarım saatte bir göl üzerinde feribotlar sefer yapıyorlar sizi karşı kıyıdaki kasabalara götürüyorlar. Fakat biz gölün çevresini arabayla gezmeyi tercih ettik. Hiç bir güzelliği kaçırmak istemiyoruz.

Villa Carlotta ya geldiğimizde yağmur duruyor. Mis gibi toprak kokusu sarıyor her yanımızı. Önce villayımı bahçeyimi gezsek diye tereddütte kalıyoruz. Görsel ziyafeti sona bırakma kararı alarak binanın içini gezmeye başlıyoruz. Binanın içi çok zevkli döşenmiş.  Her yer mermer ve naif işlenmiş eşyalarla bezenmiş. Camlardan görünen manzaraya bakmaya doyamıyoruz. Tüm ihtişamı ile Alp’ler ve Como Gölü ayaklarımızın altında.

Villa nın içini bitirdikten sonra sizi içine çeken, karşı koyamayacağınız bir bitki örtüsü karşılıyor sizi burası bir botanik bahçe.

Güneş açıyor. Çiçeklerin renkleri berrak daha bir temiz renk uyumu inanılmaz. Pembeler, morlar, kırmızılar, yeşile ve maviye ne kadarda yakışıyor. Kuş cıvıltıları arasında her çiçeğin ağacın resmini çekerek ilerliyoruz. Bahçedeki süs havuzunda kurbağalar var irili ufaklı bakmadan geçilmez. Kurbağalara da selam verdikten sonra hayranlık ve imrenme duygusuyla uğurluyor bizi Villa Carlotta.

Tremezzo dan ayrılıp Bellagio ya doğru yola koyulma zamanı. Yol üzerinde güzel bahçeli,mimarileri şahane binalar bahçeler ufak şelaleler eşlik ediyor eşim ile bana.

Bu bölge kesinlikle ilkbahar da gezilmeli her yer taze tüm doğa görsel bir şölen sunuyor.

Bellagio’ya vardığımız da yemek molası veriyoruz. Göl kenarında yüzen kazlar eşliğinde nefis makarnalarımızı yiyip dinlendik. Dikkatimizi çeken başka bir konu her yerin tertemiz olması. Doğa temiz, toprak temizi, su temiz. Doğal olarak da yiyecekler sebze ve meyveler çok lezzetli. Como da yediğimiz domatesin tadı çocukluğumuzda yediğimiz domates tadında idi. Çevreyi temiz tutup sağlıklı kalıyorlar anlaşılan.

Şimdi; gitmeden önce hayatımızın dönüm noktası olacağını bilmediğim ve çok büyük bir mutluluk yaşadığım Villa Melzi’ye doğru yoldayız.

Villa Melzi arazi olarak Villa Carlotta dan çok daha büyük bir villa bu binalarda zamanında bir ailenin yaşadığına inanmak istemiyor insan. Burayı gezmek yaklaşık 2 saatinizi alacaktır. Villanın bahçesi botanik park ve milyonlarca bitkiye rengarenk çiçeklere ev sahipliği yapıyor. Bahçedeki binalar beyaz ve manzara ile bir uyum içinde. Mermer heykeller ve bahçenin göl kıyısına doğru eski tip bir kadırga tablo gibi duruyor karşımızda.

Villa Melzi’nin içerisinde bir de aile chapel’i yer alıyor. Ufak fakat görkemli bir mekan diğer binalarda olduğu gibi burasıda mermer. Chapel den çıktıktan sonra bahçenin diğer tarafından gezmeye devam ederken karşımıza şahane bir kamelya çıktı. Renk renk begonvillerle süslü kamelya ; burada dur ve soluklan diyor sanki.  Bu kamelyanın bizim için farklı bir anlamı var. Ben hayran hayran kendimi kaybetmiş çiçeklere bakarken sevgili eşim beni kamelyanın altına çağırıyor ve hiç beklemediğim bir anda ‘Hayatlarımızı birleştirmeye ne dersin?’ diyor ve bu kamelyada buna şahit oluyor. Ortamın ve teklifin güzelliği ile sarhoş olan benim dilim tutuluyor sanki ve sadece  EVET diye biliyorum. Böyle bir teklif için buradan daha uygun bir yer olamaz sanıyorum. Özellikle bekar çiftlere şiddetle tavsiye ederim bu büyülü ve romantik ortamı.

Bu tatlı şaşkınlığım geçtikten sonra yola devam ediyoruz. Bellagio’nun içini gezip otelimize gitmeyi hedefliyoruz ki baya bir yorulduk.

 
 
Bellagio çok şirin bir yer ve yolda başka bir güzellik karşılıyor bizi. Kendi halinde çağlayan ufak bir şelale. Bir ufak mola da burada verip fotograf çektikten sonra yolumuza devam diyor ve akdaşama doğru Como nun merkezine ulaşıyoruz.

Burada irili ufaklı birçok restaurant ve cafe mevcut. Akşam yemeği için pizza tercih etmenizi öneririm. Kırmızı şaraplarıda gayet lezzetli.

Günümüz burada noktalanıyor. Ertesi gün Milano ya gitmek üzere şirin pansiyonumuzda uykuya dalıyoruz.

Bu gezi için 3 gün yeterli çevrede çok güzel botanik parklar ve villalar mevcut. Como ‘nun gündüzleri çok renkli. Fotograf makinalarımızın gözlerimiz kadar iyi görüntü alamamasına hayıflanarak Como’ya veda ediyoruz.

Başka bir baharda mutlaka tekrar buluşmak üzere.....
 
Sevgiler
 
Alev

1 yorum:

Merhaba

Blogumu okuduğunuzda yorum bırakırsanız sevinirim. Ziyaret ettiğinizi ancak yorumlarınızdan anlayabiliyorum.
Teşekkürler