19 Aralık 2014 Cuma

Bebe Günlüğü

Merhabalar;

Bu aralar güne uyanmak benim için oldukça zor oluyor. Malum evde ufak bir bebeğiniz varsa bazı şeylere hasretsiniz. Bunların başında da uyku geliyor. Aslında genel olarak geceleri uyuyan bir oğlum var fakat tabiki ve doğal olarak gecede birkaç kez beslenmek için kalkıyor. Sanırım uykusuzluk hissini bu uyanıp tekrar uyuma evreleri veriyor.

Dün akşam eşim yatağa uzandı ve dedi ki evladım olduğunu yatağa uzanıp beşikten ses gelmediği zaman anlıyorum :)  Bende ama çok güzel bir duygu değil mi herşeye rağmen dedim. :) Bu aralar birbirimizle ilgilenemiyoruz. Hatta kendimizle bile ilgilenemiyoruz. Evde sürekli bir rutin içindeyiz sessiz bir görev paylaşımımız var. İkimizinde bolca eklem ağrıları var özellikle kol bilekleri, ayaklar, sırt ve belde :) kucak seven bir oğlum var sadece insan kokusuyla uykuya dalan :) Ne emzik ne de beşikte sallanmak sadece kucakta hafif bir hareket yada en sevdiği yer anne memesinde emerken güzel bir uykuya dalış :)  Sevgili eşim oğlumuzu kıskanıyor. Beni ondan çalmış :) Tabi ki bir süreliğine :) Fakat o süre biraz uzayacak sanırım :)

Kız çocuğu da büyüttüm, fakat erkeklerin memeye olan düşkünlükleri sanırım genetik yapıdan :) Erkek çocuk memeden ayrılmak istemiyor. Freud haklı sanırım :) Oedipus  kompleksi hakkında adam yıllar evvel keşfetmiş.

2. ayımıza girdik. İlk ay fena geçmedi. Çok gazı olan bir bebek değil fakat yinede akşam saatlerinde bir huysuzluk yapıyor. O saatler biraz zor geçse de bebek işte olacak diye kendimizi sakinleştiriyoruz. Tabana kollara kuvvet diyerek evi arşınlıyoruz ne yapalım.

Artık beni tanıyor. :) Babasının kucağında iken ben gelip konuşmaya başlayınca heyecanlanıyor hareketleniyor sesler çıkarmaya başlıyor. Babamız alınıyor tabi ama yapacak bir şey yok. Süt bende :) güç bende :)

İlk kez babası ile iletişime geçip ona sesler çıkarıp güldüğünde Ali eridi gözlerimle gördüm. Katı halden sıvı hale geçti. Yüzün deki o sırıtışı gözlerinin içindeki o gülüşü göstersem kendi bile inanmazdı.

Hergün bir yenilik hergün bir yeni macera ile uyanıyoruz güne büyüdüğünü görüyoruz. Ki dr a gittiğimiz de 6200 kg olmuş kollarımız kopuyor taşırken :) 2. ayda aşılarımızı da olduk. Geçen gün 4 tane aşı oldu ilk defa göz yaşı ile ağladı yavrum içim parçalansa da yapılacak bir şey yok. Karma aşı BCG Verem ve birde Rotavirüsü aşısı olduk. Rota aşısını malesef devlet karşılamıyor. 140 TL lik bir aşı 2 doz dan oluşuyor. 2. ve 4. aylar da yapılıyor. Bir Türkiye gerçeği ile de karşılaşıyoruz böylelikle tüm aşılarımız sağlık ocağında yapılıyor. Ebe hemşireler çok bilgili çok ilgili tahminim den iyi bir sağlık ocağımız var. Fakat şu devletin karşılamadığı ilaçlar ve aşılar konusuna gıcığım. Allah'ıma çok şükür ki biz o aşıyı alabilecek durumdayız. Ya alamayacak olanlar her adım atışımda aklıma onlar geliyor. Geçen rutin kontrol için dr a gittik. Bir gaz ilacı tavsiye etti. Nurse Harvey ve dediki bazı kişiler bu ilacı alamıyor. Devletin verdikleri de pek etkili olmuyor. İlaç 20 TL. Evet ne yazık ki benim 3 çocuk doğurmaya teşvik edilen insanım çocuğunun gaz sancısı için iyi bir bitkisel ilacı alabilecek parası yok. Yazık gerçekten çok üzülüyorum. bir yanda da ben böyle bir durumda kalsam ne yapardım diyorum. Sanırım çocuk sahibi olmazdım a çıkıyor sonuç. Ona layıkıyla bakamayacaksam eğer çocuk sahibi olmazdım. Acı ama gerçek. Umarım güzel ülkem düzelir bunları da aşar eşit insanlar olarak yaşarız bu topraklarda.

Gelelim bana bütün günüm oğluşumla geçiyor. Çoğu zaman mutluyum. Bazen kendimi çok yalnız ve çaresiz hissediyorum. Özellikle de çok yorulduğum zamanlarda ayaklarım kollarım sızladığında, yemek yiyemediği, pişiremediğim akşam eşimi beklediğim zamanlar da keşke yanımda ailem annem veya bir kız kardeşim olsaydı diye geçiriyorum. Bazen sinirleniyorum bazen ağlayasım geliyor. Kalabalık aileleri gördükçe de imreniyorum. Neden benim kimse yok diye. Eşim elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyor  ama sonuçta gündüzleri çalışmak zorunda her an yanımız da olamaz birinin de para kazanması lazım. Bazen sinirlerim yıpranıyor fakat sonra mecbur toparlanıyorum.

Malum okulum da devam ediyor. Ödevlerim vardı yapılacak. Selim Emre her uyuduğunda elime pc yi  önüme kitaplarımı alıp hazırlamaya çalışıyorum. Bazen umutsuzluk oluyor tabi yetişmeyecek diye fakat şimdilik bir şekilde hallediyorum. Bende hiç birşeyden eksik kalmadan çocuk büyütmek istiyorum. Biliyorum çok şey istiyorum.

Bir çok zorluğa rağmen zaman su gibi akıp gidiyor. Günler nasıl geçiyor anlamıyorum. Bir an önce yaz gelsin istiyorum :) Kilo vermek istiyorum. Yeni yıl geliyor.  Sevdiklerime hediyeler almak istiyorum. Özlediğim çok insan var. Arkadaşlarımı özledim. Bir miktar İstanbul'u özledim. Boğaz daki martıları ve deniz kokusunu. Burada da deniz var ama Boğaz gibi kokmuyor ne bileyim. Öyle işte.

Bebek uyandı ben kaçar.....

Yorgun, uykusuz ama mutlu anne :)

Sevgiler








8 Aralık 2014 Pazartesi

Doğum Hikayem

Merhaba

Uzun ve zorunlu bir ara dan sonra tekrar yazabilmek güzel. Bildiğiniz gibi hamileydim ve mutlu sona 17 Ekim de ulaştık. Sağlıkla oğlumu kucağıma aldım. Tabiki 50 günüdür hayatın akışı değişti. Kah çok mutlu anlarımız oluyor kah uykusuz gecelerimiz. Toplamına baktığımda mutlu ve huzurluyuz. Unuttuğum bebek kokusunu hatırlamak iyi geldi. Kızım artık kocaman 10 yaşında ergenliğe aday. Bu nedenle evde maymunluk yapacak başka küçük bir varlığın olması çok eğlenceli.

Gelelim doğum hikayeme;

Mersin de bir özel hastanede gerçekleştirdim doğumumu. İkinci doğumum olmasına rağmen sanki bu sefer daha endişeli ve heyecanlıydım. Hastaneye güvenmiyordum. Tek tutunacak dalım doktorumdu ki kendisinden çok memnunum.

Sabah 7,30 da hastanedeydik. Doğumum 8 de başlayacaktı. Hastaneye gittik ve o saatte mesai başlamamış olduğundan herkes uykulu ve nöbetçi :) kapıdan girer giremez beni doğumhaneye almak istediler. Odamı görmek istiyorum dedim doğumhaneye gitmeden kaçtık. Odaların olduğu kata geldiğimizde aaa boş oda varmı ki diyen bir kat görevlisi ile karşılaşıp ilk moral bozukluğunu yaşadık. Nasıl oda olamaz doktorum ayırtmıştı. Anahtarlar çıkarıldı tek tek odalara bakıldı. Hee bir tane oda var dediler. Gece çok yoğunmuş bir sürü normal doğum gelmiş odalar dolmuş. Kabusa bak. Sonra beni üzerim deki elbiseler ile doğumhaneye indirdiler. Ben prenses İstanbul daki hastanelerden alışmış diyorum ki ameliyat önlüğümü oda da giymeyecekmiyim? odada hazırlanmayacakmıyım derken elime bir önlük tutuşturup beni normal doğumların yapıldıgı bir odaya soktular soyun bunu giy dediler. Ben şok yüzüm bembeyaz ve asık hemşirenin biri geldi bir şey mi oldu dedi. Daha ne olsun dedim elimde kıyafetlerim üzerimde kıcı açık önlük doğum odasında ayakta bekliyorum ve sonumu merak ediyorum. Sonra başka bir hemşire geldi koluma serum taktı. Hoppp başka bir odaya aldı. Girdiğim odada normal doğum yapmaya çalışsan bir kadın kıvranıyor bağırıyor bende yatağın kenarına iliştim şaşkın gözlerle izliyorum. benim arkadamdan aynı odaya 4 tane daha sezeryana girecek hamile getirdiler. Bildiğin koğuştayız. Kimse bir açıklama yapmıyor kapı açılıyor içeriye elinde serum bağlı kadınlar geliyor. Diğer tarafta ilk kadın sancı çekip bağırıp dua ediyor. Bu kafayla ameliyata gireceğim ben. Dışarıda Ali,Annem Buse Atilla ve Melek bekliyorlar. Otomatik kapı bir açılıyor ben onlara eşyalarımı veriyorum ve imdat diyen gözlerle bakıyorum ama onlar içeriyi görmediler birşey anlamıyorlar.

Oda da oturuken hemşireler gelip ahiret soruları soruyor bize kan grubun hastalıkların ameliyat riskleri aneztezi şekilleri  bu arada diğerlerini dinlerken dehşete düşüyorum. benimle beraber sezeryan olacak diğer kadınların hiç biri kan gruplarını bilmiyor. Gencecik kızlar ayrıca her ay kontrole gelmişler ama kan gruplarını bilmiyorlar. Tabi onlar için ayrı bir hengame başlıyor ayrıca hemşireden de zılgıtı yiyorlar insan bilmez mi kan grubunu ameliyata gireceksiniz diye :) Kadin bence haklı.

Sonra içeri bir kız giriyor ve bana anezteziniz nasıl olsun diye soruyor. Ben artık orada kopuyorum ve mümkünse bol alkollu olsun yoksa çıldırmak üzererim diye aklımdan geçirirken kıza sinirle püskürüyorum bana bunu niye soruyorsun git doktoruma sor. Bana gelmiş  aneztezi şekilleri hakkında brif veriyor. Bu kızı da savuşturduktan sonra akli dengemi yavas yavas  kaybediyorum ve gülmeye başlıyorum. yanımdaki diğer kızcağızlar bana deli gözüyle bakıyor. Biri cesaret edip neden gülüyorsun diye soruyor ve sinirlerim bozuldu diyorum. Siz bana bakmayın.....

Sonunda bir hemşire geliyor ve ameliyathaneye götürürken yakınlarınızı görmek istemisiniz diye soruyor ve ben evett diye atılıyorum kapı açılıyor herkes orada ama ben hiç iyi durumda değilim gözlerim dolmuş sinirden ağlamak üzereyim bilinmeze doğru gidiyorum gözlerimde imdat çığlıkları var konuşamıyorum.

Ameliyathaneye daha önce yürüyerek girmemiştim. Heryeri gördüm. İçerisi fabrika gibi kalabalık bir sürü alet soğuk. Beni bir masaya oturtuyorlar. Doktorum geliyor. Güvenli alandayım artık ama oda bir terslik var farkediyor. Gerginim diyorum buraya gelene kadar yay gibi gerildim. Aneztezi dr um süper bir adammış. Spinal epidural yapıyor bana ve ben hiç birşey hissetmiyorum. Omiriliğimin arasında verilen ilaçla ayaklarım uyusuyor fakat ilacı verene kadar ne işlem yaptığını hiç hissetmedim. Canım yanmadı sanki adam dokunmadı bile. Ardından operasyon başlıyor. Dr un kesme anını hatırlıyorum. Dr una ben hissediyorum diyorum oda şuan kestim çekiştirmeleri hissediyorsun şuan uyuşuksun acı hissedemezsin diyor. Ama ben ısrarla acımıyor ama hissettiğim şeyler hoşuma gitmiyor diyorum. bunlar kaç saniye sürdü bilmiyorum sakinleştirici veriliyor bana ve uyuyorum. Doğum anını göremedim. Ama umrum da değil uyku iyi geldi. :)

Ameliyathanede uyandım. Bebek çocuk doktorun da geliyor dediler ve ben ameliyathaneden çıktım. Hiç bir ağrım sızım yok. Keyfim yerinde.

Odaya geldik. Arkamdan oğlum geldi. Hemşire ilk babasının kucağına verdi. Ali de bir panik vermeyin vermeyin tutamam dediysede hemşire hop dedi koydu kucağına :) Buse de bana ver bana ver diye hemşireyi taciz etsede cahil cesareti işte :) Babası direk bana verdi oğlumuzu ve oğlum yüzyıllardır açmış gibi memeye saldırdı. :) Hemşireler bile şaşırdı nasıl bu kadar çabuk memeyi alabildi diye :) Survivor oğlum benim :)

Herkesin anlattığı gibi spinal epidural de ben hiç bir sıkıntı yaşamadım. Gün boyu belime bağlı olan bir kataterden ağrım oldukça ilaç enjekte ettiler. Ağrı sızı yaşamadım. Odaya çıktığımda ayaklarımı oynatabiliyordum. Baş ağrısı bebl ağrısı kusma hiç birşey olmadı. Sadece ilk ayağa kalkarkan zorlandım ve ağrım oldu ama o kadarı da normal di zaten. 1 gece hastanede kaldık ertesi sabah taburcu olduk.

Mersin de büyükşehir sözde ama İstanbul şehir değil ülke gibi. Orada yaşayıp buralara geldiğinde kendini taşrada hissediyorsun. Doğum gününün başlangıcı garip olsada ki bunu sadece ben yadırgadım. İstanbul da özel hastanelerde böyle olmadığı için gerisi şükür ki iyi geldi. Sağlık bir şekilde evimize çıktık. Bu tip yörelerde anladım ki doktor ve ekibi çok önemli gerisine aldırmayacaksın. :)

Doğum hikayem şimdilik bu kadar bebekli günler nasıl geçiyor onu da diğer yazılarımda paylaşacağım.

Sevgiler.