20 Şubat 2014 Perşembe

Mersin Arslanköy Gezisi


Merhaba

Hafta sonu şehirden daralıp kendimiz attık doğanın kucağına...
Buse uzun zamandır kar görmek istiyordu. Mersin de şehiriçinde kar görmek pek mümkün değil biliyorsunuz. bu nedenle Mersin den 40 km yukarı ya Arslanköy'e çıktık. 1500 rakım. Geçen hafta daha çok kar olduğunu bir arkadaşın paylaştığı fotograflardan görmüştüm. Biz daha azına kaanat etmek zorunda kaldık ama olsun. Kuzucum küçük de olsa kardan adamını yaptı. Bize bir kaç kartopu savurdu :) Bizde sessizliğin, kuş seslerinin ve mis gibi kokan çamların tadını çıkardık. Huzur bulduk. Yine techizatsız gittiğimiz için hayıflandım. Yanımız da benim arabamın bagajında duran portatif sandalyeler ve bir termos sıcak kahve... yanımızda sadece benim yaptığım elmalı tartlar vardı....

Yanımızda birer de kitap güneşte tepede ohh mis gibi olurdu. Ama tabi biz kahvesiz kitapsız ve sandalyesiz olarak tamamladık gezimizi.


Pıtırcığım :)
Bennn ve pıtırcık

Gezinirken bulduğumuz ufak bir göl. Manzara süperdi. Sanırım DSİ nin yapay bir gölüydü. Fakat doğa çam ağaçları ve karla birleşince görüntü muhteşem oluyor....
Bu da ilk yaptığımız kardan adam...

Bir moladan sonra devam ettik köyün içine yazın ve bahar da daha canlı oluyor sanırım. Fakat cidden yaşanılan alanı yaşayanlar ya güzelleştiriyorlar ya da mahvediyorlar. Neden bu kadar cahiliz. Ya da pisisiz bilmiyorum. İnsan evinin önüne onca pisliği molozu niye atar ki. O manzara bakarken acaba hiç mi içi tiksinmiyor. Yada bizim gelip görüp hayran kaldığımız bu ağaç göl kar manzarasını gördüklerinde acaba onlar ne hissediyorlar merak ediyorum. Kimseyi küçümsediğimden değil fakat bu yüzyılda bu kadar ilkel bu kadar kaba olmak.... bilemiyorum. O toprağın ürünün yeyip o gölün suyunu içiyorsun eee bee adam ekim yaptığın tarlaya neden plastikten poşetler pislikler atıyorsunnn. Hayır kadın damı yaşamıyor köyde yawww. Ulan evini içini baldök yala yapan bu kadın milleti aman millet neder diye evini temizleyen bu hatun kişi neden bahçene tarlana da evin gibi bakmıyorsunnn. Müslümanız temizli imanda gelir. Burada temizlik imandan gitmiş anlaşılan. Başka bir ironi, amca camiye girerken abdest alıp kendini temizliyorsun neden evinin önü pislik içinde tarlan leş gibi atık dolu.....

Saymakla bitmez neyse sinirlendim yine...... Bizim gibi insanlarında oralar da bir karış toprağı olmaz ki insanlara örnek olalım......

Baktık köyde feci, geri dönelim dedik. Saat öğlene yaklaşıyordu karnımız da acıkacak. Buse nin ısrarı üstüne bir yerde daha durduk. Yok benim arabadan çıkacak halim kalmamış, yoldan mıdır temiz havadan mıdır, çarpıldım. Ben 15 dk arabada uyumuşum. Bizim ev halkıda inmiş arabadan yeni bir kardan adam daha yapmışlar hemde ne kardan adam malesef onun resimi yok. Yine küçük ama saçı var kolları var. Ağaçlardan ağaç yosunlarından falan ne buldularsa koymuşlar. Bir uyandım arabanın ön camında bir kardan adam bana bakıyor. Yola çıkıyoruz. 1500 den rakımdan aşağı iniyoruz rüzgar var yol virajlı kardan adam ne kadar dayanabilirki....

Kardan adam erimemek için dışarıda savaş veriyor... Bizde Buse yi sakinleştirmek için içeride.... Virajın birinde kardan adam savruldu canın en köşesine.. Buse başladı bağırmaya düşmesin düşmesin... Fedakar aşkım benim ( ben olsam yapmazdım) arabayı durdurdu kardan adamı düzeltti geri geldi. Tekrar yola çıktık. Fakat imkanı yok öyle bir yolda bizimle aşağıya kadar inemez. Bir kaç viraj sonra kardan adam uçtu gitti. İçeride de dudaklar büküldü.... Kızım yapma etme ağlama o canlı değil.. Nasıl bir bağ kurmuşsa artık. Canı acıdı burada kaldı. Neden bizimle gelmedi. Keşke yanımızda buzluk olsaydı... Ay ağladı da ağladı zor sakinleştirdik.

Ben şaşkın 9 yaşında bir çocuk nasıl böyle bir tepki gösterir diye :) ama oluyor demek... Bir bağ kurmuş. Okulda henuz bu konulara gelmedik. Gelince öğrenirim doğal mı değil mi ?

Yemek yedik sonra spor a gittik derken pazar günü de böylece bitti. :)

Buse den beni dumur eden bir anektot paylaşmadan edemeyeceğim.

Buse : Anne kardeş nasıl yapılıyor..
Ben: ııııııı ( top sektiriyorum ) Tam o sırada
Buse : Hayır bilmiyorsanız öğrenin de, yapamadınız bi türlü. Benim de yapabileceğim bir şey varsa yardım edeyim siz beceremediniz...... :) :) 
Ben : Gülerek dua et kızım dua et........ :) 

Haydi hoşçakalın

Sevgiler

Alev 






Nergis Kokusu


Merhaba

Buralara baha geliyor kış olmadan; bende zaten bir bahar havası var. Sokak ta çarşıda pazar da her yerde bir nergis kokusu mis gibi çekiyorum içime. Ne de çok severim nergisi.. Hoş o sevildiğini bilmeden kokar karşılıksız, duraksız.

Çok küçüktüm onu tanıdığımda anneminde en sevdiği çiçektir. Bende severdim. Güzel kokusunu sarı beyaz yeşil halini. Sonra büyüdüm. Mevsimi geldiğinde gördükçe alıp koyardım masama iş yerinde evde kendim alıp koyardım. Ben kendine çiçek alınmasını beklemeden kendi kendine çiçek alıp şımartanlar dan oldum hep. Taa ki bir kaç zaman öncesine kadar.....

Çok zor zamanlar yaşadığım bir yılbaşı yada yılbaşına yakın  günler.... Moralim yok, kalbim yerle bir belkide perişanlığı oynamamak için tutarken kendimi bir koca demet nergis gördüm kucağımda gözyaşlarımın arasından. Harkula de güzelliği ve kokusuyla..... Umut oldu.

Sevdiğimin hiç plansız hazırlıksız aldığı ilk çiçekti nergis hızlı ve ani bir kararla.... İşte o üzgünlüğü aldı güzel kokusuyla umut oldu imkansızlara......

Sevdiğimin sevenimin en çok sevdiği çiçektir aynı zaman da nergis. Toprakta her bittiğinde sevdiğimde elinde nergisle biti verir kapının önünde...

Her seferinde de umudu hatırlatır bana tazelik verir üzerimdeki toprağı silkeler kendime gelirim. Onun içindir belkide ben öyle koca koca arajmanları sevmemde bir buket nergis e eririm.




Duygusal oldu biraz yazmak geldi yazı vereyim dedim. Biliyorsunuz kokular bana çok ilham verir.


Sevgiler

Alev



18 Şubat 2014 Salı

Elmali Tart


Merhaba

Yine haftasonu çılgınlığım esnasında yaptığım bir tarifle başbaşayım. Hepsinin sadece ucundan azıcık tadina baktım. Sonra fark ettim ki kendim yaptığım için yaparken doymuşum sanırım. Hepsini tüketme isteği yoktu içimde. :)
Tabiki çocuklar bayıla bayıla yediler.

Hatta Babası Buse yi kendi kendine söylenirken bulmuş ve bana aktardı bende bayıldım.
- Bu ne yaww bir tatlı bu kadar güzel olabilir mi? Yiyorum doymuyorummmm

Uzun zamandır aile olarak pastahanelerden birşey yiyemiyoruz. Özellikle de Mersin de.. İçine ne yağı koyuyorlarsa bir süre sonra ya midem bulanıyor yada midem reflü yapıyor. Fakat aynı şeyleri evde yine margarin bile kullanarak yapsam midem de hiç sıkıntı olmuyor. Ev halkıda bundan muzdarip bu nedenle artık herşeyimizi ev de yer olduk neredeyse.... Bazen sırf değişiklik olsun diye kahve mataralarımızı ve evdeki kurabiye kek ne varsa alıp sahile inip açık havada yiyoruz. :) Üstüne birde yürüş yapıyoruz hem mide sağlığımız korunuyor hem kalori yakıyoruz hemde paramız cebimizde kalıyor. Kazan kazan buna deniyor sanırım. Bazen bu tip yiyecekler yapıp satan bir yer olsam diyorum. ama sonra da o kadar iyi malzemeler kullanıyorum ki fiyatları pahalı gelecek belki de insanlar tercih etmezler diyorum. fakat bir yanda da bizim gibi aileler de olmalı bu şehirde kaliteli ev yapımı şeyler yemek isteyen fakat yapamayan. Bakalım bu düşünce arada sırada geliyor. Sonra gidiyor bir gün böyle bir dükkanım olur mu bilmiyorum :)


Gelelim tarife

Malzemeler

125 gr Margarin
2 su bardağı Un
1 çay kaşığı Kabartmatozu
3 çorba kaşığı Pudra Şekeri
1 Yumurta

Üzeri için
3 ortaboy elma
1 kahve fincanı şeker
1 çay bardağı çekilmiş ceviz içi
1 tatlı kaşığı tarçın


Yapılışı;

Hamur için tüm malzemeleri karşıtır ve yoğur önce katı bir hamur gibi oluyor fakat yoğurdukça yumuşayıp pürüzsüz bir hamur oluyor.



Hamurları tart kaplarına yerleştir.
Daha sonra elmalardan pişirdiğin malzemeyi tartın içine yerleştir taşmayacak şekilde.
200 derece fırında 20 dakkika pişir.

Afiyet Olsun...


Sevgiler

Alev

Cilek Pudingli Kurabiye

Merhaba

Bu aralar yeni açılan bir kanalın sıkı takipcisi oldum. Normalde pek tv izlemiyorum. Fakat yemek programlarına dayanamıyorum. Turkmax Gurme. Oradan öğrendiğim bazı tarifleri de uygulamaya alıyorum.

Bugünde yine bir programdan aldığım tarifle karşınızdayım :) Yapımı kolay bol yağlı fakat az şekerli bir tarif rengi hafif pembemsi kokusu mis gibi çilek.

Çilek Pudingli Kurabiye

Malzemeler

100 gr Oda sıcaklığında margarin
1 çaybardağı ayçiçek yağı
1 paket kabartma tozu
1 Yumurta
1Paket Çilekli Puding
Aldığı kadar un

Yapılışı

Un hariç tüm malzemeleri bir kaba koy. Sonra üzerine azar azar un ekleyerek yumuşak bir hamur olacak şekilde yoğur.

 
Daha sonra hamura istediğiniz şekli verebilirsiniz.
180 derece lik fırında 20 dak pişir. Daha fazla tutmayın yanabilir çok kızarmıyor zaten üzerinde çatlaklar varsa olmuş demektir.

Afiyet Olsun....

Sevgiler

Alev

Visneli kek


Merhaba

Cumartesi günü hava yağışlı, sevgilimde iş seyahatinde bende Buse ve kuzenini aldım. Önce sinemaya gittik. Fakat küçük hanımlar film beğenemediler yemek yeyip geri döndük. Onlar odalarına çekildi oynuyorlar eğleniyorlar ben ise baya ki bir sıkıldım.

Vakit geçmiyor tv izle kitap oku falan derken rahat duramadım girdim mutfağa. Ne yapsam ne yapsam diye düşünürken 3 saat sonra a4 çeşidi koymuştum sofraya. Tabi hepsi zararlı ve aslında ben yiyemem. Diyetteyim çünkü azimliyim de dedim çocuklar yer sonra belki misafir gelir birinin kısmeti olur. Fakat 3 saat sonra nasıl rahatlamıştım ve zaman nasıl geçti anlamadım. Bir yerin mutfağında çalışsam herhalde ne sinir ne stres hiç bir şey kalmaz.

Gelelim tariflere; Vişneli Kek, Elmalı Tart; Çilek Pudingli Kurabiye, birde ani gelebilecek misafirler için ıspanaklı börek sarıp depfrize attım. :)


Bu yazımda Vişneli Kek'in tarifini paylaşayım diğerleri başka yazılara artık.

Vişneli Kek

Malzemeler

3 Yumurta
1,5 Su bardağı Şeker
1 Su bardağı Yoğurt
1 Su bardağı eritilmiş Margarin yada tereyağ
1 Su bardağı Vişne ( yazdan depfrize atmıştım)
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
2,5 Su bardağı Un

Yapılışı

Yumurta ve şeker iyice çırpılır. Sonra yoğurt ve yağ eklenip sırayla çırpılır. En sonda kabartma tozu vanilya un eklenerek çırpılır. Kek kalıbına bu düz hamurdan dökülür. Sonra kalan hamura vişneler eklenip kaşıkla karıştırılıp kek kalıbına dökülür. 180 derece fırında yaklaşık 25 dak. Pişer. Tabi herkesin fırını değişik. Klasik kürdan deneyi yaparak pişip pişmediği kontrol edebilirsiniz.

Ben 1 bardak vişneden yaptım fakat dileyen daha fazla kullanabilir.

Afiyet olsun.

Sevgiler

Alev



13 Şubat 2014 Perşembe

Keskinoğlu ve Tavuğa Özlem


Merhaba

Geçen gün gazetede bir haber okudum. Tavukçular tesislerine doktorları diyetisyenleri ve gazetecileri çağırarak gezdiriyor diye. Merak ettim tamamını okudum. Kafam biraz karıştı biraz mantık yaptım fakat hala gönül rahatlığıyla bir sonuca varmadım.

2 seneye yakın bir süredir paketli tavuk almıyorum, dışarıda zaten yemem çabuk zehirliyor tavuk beni eğer iyi değilse ve bu risk ki göze alamıyorum. Bir kaç kötü tecrübeden sonra.

İnternette ki sosyal paylaşım sitelerinde gezinen bunlar tavuk değil tümör insanı kanser yapar yemeğin yedirmeyin söylemlerinden güvenim sarsılmış ve korkmuş bir anne olarak tavuk yemesek ölmeyiz dedim ve babamların kümesi dışında kesilmiş tavuk yemedik.

Fakat bazende canımız tavuk istiyor. Hasta olduğumuzda bir tavuk suyu çorba içip şifa bulmak istiyoruz, hemen aklımıza TÜMÖR geliyor vazgeçiyoruz.

Gazete de okuduğum yazı; internette çıkan bu haberler nedeniyle kişi başına tüketilen tavuk yıllık 20 kilodan 17 kilo ya düşmüş. Bunun üzerine Keskinoğlu Tesislerine doktorları gazetecileri davet etmeye başlamış. İnternette çıkan haberleri yalanlıyor ve açıklama yapıyorlar. Açıklamalar mantıklı geldi bana ama nedense yinede tam inanamadım.

Açıklama şöyle ; Tesislerinde 2 farklı tür tavuk bulundurdukları ifade ediyorlar biri yumurta için diğeri et için yetiştirilenler. Et için yetiştirilen tavuklar serbest kümeslerde yerde yetişen doğal tavuklarmış. AB standartlarına uygun olarak 1 metre kareye 14 adet düşecek şekilde konumlandırılıyorlarmış. 4 kg yem yiyorlar ve 2 kg canlı ağırlığa ulaşıyorlar. Bu tavuklar yapıları gereği 45-60 günde kesim ağırlığı olan 2 kg a geliyorlarmış. Broiler cinsi tavukmuş.

Yumurtlayan tavuklar serbest gezinim yaptığı ve 65 haftaya kadar verimli oldukları için biraz daha yaşlanmışken kesiliyormuş. Geç pişmesinin sebebi kas yapısının çokluğu ve aslında bizim kullandığımız tabirle kartlaşmış tavuk oluyor da diyebiliriz. Bizim şikayetimiz ne bu tavuklar tavuk mu 15  dakikada pişiyor eskiden öyle miydi falan diyoruz. 60 günde kesilen hayvan ile 65 hafta  yani 1 yılı geçgin yaşayan hayvan arasında aslında fark olması normal geliyor bana.

Hormon olayına gelince; yetkililer hormon vermenin çok maliyetli birşey olduğunu ve kazançlarının zaten bunu karşılamayacağını ayrıca hormonun su ile yada yem ile verilemeyeceğini sadece enjeksiyon yapılması gerektiğini ve mevcut tavuklara enjeksiyon yapabilmeleri için en az 3 bin kişi daha çalıştırmaları gerektiğini söylüyorlar. Şimdi eğer durum gerçekten böyle ise hiç bir işletme böyle bir maliyetin altına girmez diye düşünüyorum.

Yemler gdo lu diyorum kendi kendime firma diyor ki yerli mısır ile besliyoruz ithal mısır kullanmıyoruz.

E diyorum antibiotik ne olacak ? 2006 yılında yasaklanmış antibiotik kullanımı.

Şimdi bir tarafım diyor ki inan ve güvenle al evine ailene yedir bu tavuklardan bir tarafım da burası Türkiye bize neler neler yedirdiler yine de yedirirler diyor.

Ben işin içinden çıkamadım. Sizler ne yapıyorsunuz. Farklı nereden bilgi alabiliriz. Ne yapmak lazım?


Sevgiler

Alev


12 Şubat 2014 Çarşamba

Dostluk


Merhaba

Yarıyıl tatili nedeniyle İstanbul'a çıkartma yaptık. :) Tabiki bir şehri şehir yapan yaşanmışlıklar ve dostlar.

Gider gitmez hasret gidermemiz lazımdı. Hepimiz farklı yerlerdeyiz. Ben Mersin de Çiğdem Dalyan Şenay ve Yaprak İstanbul'da ( sefil hayatlarına devam ediyorlar :) ) Şaka bir yana biz Çiğdem ile İstanbul da gezinirken söylendiğimiz şeylerin aynı olduğunu fark ettim. Ufff ne soğukkk offf ne kalabalık ahhh ne kadar gürültü var :)
Neyse güzel olan arkadaşlık dostluk. EEE 4 hatun toplanıp ne yapar tabiki kadıköy de rakı muhabbeti. Kadıköy'de bir mekana gittik Adıı Benusen. Arkadaşımız ayarladı ona laf yok sağolsun mekan güzeldi. Fakattt mezeler felaketti. Yada bizim damak tadı öyle gelişti ki memleket nedeni ile bana biraz yavan geldi. Ne fava fava gibiydi ne patlıcan salatası :) kendi yemeklerimi övmüş gibi olmayayım fakat ben hepsinden daha güzel yapardım. :)

E zaten yemek bahane sohbet şahane durumu olduğundan konuya fazla takılmadık. Kah güldük kah sinirlendik, kah sistemi eleştirdik, kah eskileri yad ettik. Güzel bir akşam oldu.

Tabi çocukların okulları ile ilgili mevzuları konuşurken Yaprak sanırım biraz bayıldı fakat gülü seven dikenine katlanır :)


O güzel Dost akşamından

İnsan başka yerlere göç ettiği zaman en çok dostlarını arıyormuş. Benim çok kalabalık bir arkadaş çevrem hiç bir zaman olmadı. Belkide hayat çok fazla izin vermedi çalışıp hayatın sorumluluklarını yüklenmem gerekirken çok arkadaş ortamlarında olamadım. Fakat beni hayatta tutabilecek sayılı da olsa dostlarım var. Sonradan fark ettim ki ben zaten öylesine gündelik boş konuşmak için arkadaş istemiyorum çevremde samimi sıcak insanlardan ufakta olsa bir çevre yetiyor bana.

Mersin e geldiğimden beri yalnız hissediyorum. Tabiki bir çok insanla karşılaştım tanıştım fakat insanın kapısını çalıp sorgusuz sualsiz içeri girip  hadi bana bir kahve yap diye bileceği insanların etrafında olmaması, Nedensiz canın sıkıldığında kendini birinin yanına atıp off bugün çok canım sıkılıyor dediğinde seni irdelemeye çalışmadan iyi vakit geçirmeni sağlayacak insanların çevrende olması çok önemliymiş. Burada çok güzel bir hayatım olmasına rağmen bunları özlüyorum.


Bu da Ada ve Buse dostluğu ömürlük dostluk.

Belli bir yaştan sonra dost edinmek zor onu anladım. Kızım bu konuda çok şanslı doğduklarından beri beraber olduğu bir dosta sahip iler dede çok büyük ihtimalle devam edecek arkadaşlıkları etsinde insanın böyle dostluklara her zaman ihtiyacı var. Beraber gülüp beraber ağlayabilecekleri günleri olsun....

Ben arkadaşlarımı ne kadar özlediysem kızlar da bir birlerini o kadar özlemişler. Ara ara durup sarılmaları Türk filmlerine taş çıkaracak cinsten.

Tatil boyunca sadece 2 gün görüşebildiler, malum sayılı zaman çabuk geçiyor. Buse sürekli bana soruyor anne Dalyan a gidebilirmiyiz. Bende gideriz tabi diyorum. Götürmeyide çok istiyorum. görüşsünler diye bende arkadaşımı görebileyim diye. Bir tek vize sıkıntımız var :) onuda aşarsak tadından yenmez ama aşamasakta ben yinede bir yolunu bulup çocukları buluşturmayı hedefliyorum. Büyüklerin sıkıntıları çocukları yormamalı.



Bu da süpriz hediye küpelerim :) çok güzeller. Güzel olmalarının sebebi bir dosttan gelmeleri tekrar teşekkürler Çiğdem. Tabi sadece o da değil bir de bir hikayesi anısı olması. Bu küpeleri her taktığımda O akşamki hediye değiş tokuşunu ve Şenay'ın altın dışında küpe takamadığını hatırlayacağımm :) 

Güzel bir gülümseme ile bitiriyorum yazımı.

Sevgiler 

Alev

11 Şubat 2014 Salı

Patlicanlı Ricottalı Lazanya


Merhaba

Tabiki bir tatil ve zararlı günü :) Cumartesi pazarları hafta içinde aklımızdan geçirdiğimiz ama yiyemediğimiz yiyecekleri tüketebildiğimiz gün. :)

Geçen gün tv de gezinirken Patlıcanlı Ricottalı Lazanya tarifi ile karşılaştım. Lezzetini tahmin ettim ve bizim damak tadımıza uyacağını düşünerek bunu yapmalıyım dedim.

Malzemeler

1 kg a yakın domates ( Ben çeri kullandım kış olduğu için yazın her türlü domatesten olur)
1 kg patlıcan
400 gr lık bir paket ricotta peyniri
1 su bardağı mozarella
3-4 dal fesleğen
Yarım paket yada arzu ya göre 1 paket Lazanya yaprağı
Zeytin yağ


Yapılışı

Domatesler yıkandıktan sonra tepsiye alınır. Üzerilerine biraz zeytin yağ gezdirip bir tutam tuz ve karabiber biraz da kekik ile karıştırılıp fırında közlenmeye bırakılır. 30 dk 200 derece de domatesler patlıyor yumuşuyor.ak

Diğer tarafta 1 kg patlıcan közlenir. Közlenen patlıcanlar ezilir ve ricotta peyniri ile karıştırılarak bir harç hazırlanır. İçine isteğe göre tuz ve karabiber de ekleyebilirsiniz.

Fırından çıkan domatesler rondo ya alınır üzerine fesleğenler eklenir ve çekilir. Sulu bir sos oluyor.

Lazanya kabına önce domatesli sos dökülür üzerine yaprak lazanyalar onun üzerine patlıcanlı harç sonra tekrar yaprak lazanya sonra domates sos sonra patlıcanlı harç ve bir miktarda mozarella konularak kat kat malzeme bitene kadar dizilir. En üste domates sos, mozarella veya taze kaşar ile kaplanır.

200 derece fırında 30 -35 dk pişirilir.

Lezzet Yorumları : Genelde hazır alınan lazanyalar da kutunun üstündeki gibi tarifi uygularsanız kuru oluyor. Bu domates sos lazanyanın pişmesi ve yumuşamasını sağlıyor. Ricotta peyniri bize çok yoğun geldi. Bu nedenle bir sonraki yapışta peynir yerine hafifi sulu bir beşamel sos yapmayı düşünüyorum. Tabi peynir beşamelden daha faydalı yada peynir ölcüsünü biraz azaltıcam. Sizde ricotta nın tadını seviyorsanız ölçüde verilen kadar kullanabilirisiniz. Fakat sevmiyorsanız diğer yöntemleri deneyebilirsiniz.

Domates sosunun tadı ve közlenmiş patlıcan uyumu ise şahane oldu. Denemenizi tavsiye ederim.

Bu arada ricotta bizim taze çökeleğimsi peynirin biraz daha ıslak hali yaparken çökelek gibi bir peynir bile kullanabilirsiniz. Mozerella yerinede taze kaşar olabilir.


Afiyet Olsun

Sevgiler